“Muhakkak, o küfredenler, O Allâh’ın yolundan ve ken-disi(ni ziyâret)te yerli, misafir insanları müsâvî kıldığımız Mescid-i Harâm’dan alıkoymakta olanları… Kim orada zulm ile ilhâda yeltenirse biz ona pek acıklı bir azâb tattırırız.” (Hacc s. 3)
Allâhü Te’âlâ, kâfirlerle mü’minlerin arasını ayırdıktan sonra hem mukaddes ilân ettiği evin büyüklüğünden, hem de kâfirlerin küfrünün büyüklüğünden bahsederek “İnnellezîne keferû ve yesuddûne an sebîlillâhi” ya’ni; “Habîbim (s.a.v.)’in getirdiklerini inkâr edip O’nun yolundan ve Mescid-i Harâm’dan men’ edenler yok mu?” buyurmuştur. Sanki “Kâfir olanlardan beklenen, onların Allâh (c.c.)’ün yolundan men etmeleridir.” denilmek istenmiştir.
Ebû Alî eI-Fârisî (r.h.) şöyle der: Âyetin takdiri, “Geçmişte inkâr edenlere gelince onlar, şu anda da, alıkoyuyor ve men’ ediyorlar.” şeklindedir ki bu ifâdeyle, “Onların hem şu anda hem de gelecekte yaptıkları şeyler dâhil olur.”
Cenâb-ı Hakk’ın, “Mescid-i Harâm’dan” ifâdesine gelince bu da, “Onlar, o mü’minleri Mescid-i Harâm’dan da alıkoyuyorlar.” demektir.
“Kendisini ziyarette yerli, misafir insanları müsâvî (eşit) kıldığımız Mescid-i Haram…” ifadesiyle ilgili Ebû Alî el-Fârisî (r.h.): “Biz, o Mescid-i Harâm’ı insanlar için dînî emirlerin îfâ edildiği bir ibâdet mekânı kıldık ki orada insanların yerlisi yabancısı denktir.” der.
Hadîs-i şerîfte vârid olmuştur ki: “Kim, Beytullâh’ı helâl kazançla haccederse, Allâh (c.c.) atmış olduğu her adıma mukabil kendisine yetmiş hasene (sevâb) yazar, yetmiş günâhını siler ve yetmiş derece yükseltir.” Hacc ibâdetinin yapılmasında fırsatların kaçırılmaması ve acele edilmesi gerektiğini te’kîd eden hadîs-i şerîflerden bazıları; “Haccedemezden önce haccediniz; çünkü Beyt iki kerre yıkılmıştır; üçüncüde ise (göğe) kaldırılacaktır.” “Haccedemezden önce haccediniz; yeryüzü onun tarafına gitmenizi (haccetmenizi) engellemeden önce haccediniz.”
(Fahrüddîn Er-Râzî (r.h.), Tefsîr-i Kebîr , c.16 s.291-293)