Hacamat, en eski dönemlerden günümüze kadar, gerek koruyucu hekimlikte gerekse bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan bir tedavi yöntemidir. Günümüzde de hacamatın, İslâm ülkelerinde ve diğer yerlerde yaygın olarak hacamat kliniklerinde uygulandığı görülmektedir. Hacamatla tedavi Amerika tıp fakültelerinde (Cupping Therapy, Bloodletting) ismiyle ders olarak okutulmaktadır.
Hz.Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Miraç gecesinde meleklerden herhangi bir topluluğa uğradımsa, bana şöyle tavsiye ediyorlardı: “Yâ Muhammed! Size, tedavi maksadıyla kan aldırmanızı tavsiye ederiz. Ümmetine de kan aldırmalarını tavsiye ediniz!” (İbn-i Mace, Tirmizi, Hakim, Ahmed b. Hanbel)
Kan Aldırmak Hacamat Yerine Geçer mi?
Bilindiği üzere vücuttaki fazla kan kalp ve beyin sektelerine sinirsel rahatsızlıklar ile allerji gibi bir çok hastalığa sebeb olmaktadır. Hacamatla; işte bu fazla kan ve deri altındaki kirli kanlar dışarı çıkartılır. Deri altındaki kılcal damarlarda kan dolaşımı normal dolaşıma nazaran daha yavaş yürüdüğünden yıllarca bu kanlarda temizlenmeme oranı artar. Bu sebeple vücutta çeşitli rahatsızlıklar (baş ağrısı, bel ağrısı, diz ağrısı, uyuşukluk, tembellik, ağırlık,vs.) baş gösterir. Hacamat ile deri altındaki bu rahatsızlıklara sebeb olan kan dışarı çıkartılarak kanın rahatça dolaşması sağlanmış olur. (Damardan kan vermekte ise bu faydalar sağlanamaz.)
Hacamat yapmak için deri vakumlanıp çizildiği anda beyin tarafından tabii morfin olan Endorbhins salgılaması başlar, kan dolaşımı hızlanır ve cisimdeki mukavemet güçleri harekete geçer, vücuttaki zararlı kollestrol (LDL) oranı düşmeye başlar ve faydalı kollestrol (HDL) artmaya başlar.
Ayrıca vücuttaki tabii kortizonun çoğaldığı Mısırlı Dr. Macide Amir tarafından klinik çalışmalar ve analizler neticesinde ispatlanmıştır. Bu faydalar kan, damardan alındığınıda yeterince sağlanamadığından kan aldırmak asla hacamat yerine geçmez.
(Ömer Muhammed Öztürk, Misvak ve Hacamat)