Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in bizlere olan emir ve vasiyetlerinden biri de kudret ve gücümüz nisbetinde, ölüm yakamıza yapışmadan hac farizamızı yapmaktır. Bunu herhangi bir sebeple, meselâ: Yolda ölmek korkusu, aile ve dostlardan ayrılma, vatandan uzak kalmak, memleketin tatlı sularından, bol meyvelerinden mahrumiyet, ulu ağaçlarının gölgelerinde oturamamak ile bu ve buna benzer sebeplerle hac farizamızı yerine getirmekten kaçınmamamız emir iktizasındandır. Hac ilâhî buyrukla insanlara farz kılınmıştır. Bu şekilde bir düşünceye dalıp bu farzı yapmadan ölenler, büyük bir eksiklikle ölmüş olurlar.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, hata ve kusurların affının ancak iyi niyetle yapılan ve içinde bir günâh işlenmeyen hacla gerçekleşeceğini bildirmiştir. Hacca giderken yolda namaz kılmayan veya bu namazları vaktinde eda etmeyenler, Allâh (c.c) ve Resûlü (s.a.v.)’e âsi sayıldıkları gibi, haccı da doğru kabul edilmez. Bu şekildeki hacılığı da hata ve kusurlarının affına sebep olmaz.
Buari ve Müslîm şu hadîsi rivayet ederler: “Kim hacceder ve bu sırada boş ve fuhşa dair söz konuşmaz ve Allâh (c.c.)’a itaattan dışarı çıkmazsa, anasından doğduğu gündeki gibi geri döner”.
Müslim (r.âleyh) şu hadîsi rivayet eder: “Hac farizasını yapan kişi, daha önce işlemiş olduğu kötülükleri yıkıp dağıtmış demektir”.
Taberânî (r.âleyh) de şu hadîsi rivayet eder: “Ey insanlar! Hacca gidiniz. Allâh (c.c.)’un bu farzını yapınız. Suyun kiri temizlediği gibi, hac da kusur ve günâhlarınızı yıkayıp temizler”.
İbn Hüzeyme (r.âleyh), Hz. Âişe (r.ânhâ)’dan naklen şu hadîsi anlatır: Hz. Âişe (r.ânhâ) der ki: “Ben Efendimiz (s.a.v.)’e, “Ey Allâh’ın Resûlü! Kadınlara cihad var mıdır?” diye sordum. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, “Evet, onların cihadı kıtal (savaş) olmayan hac ve umredir” buyurdular.
(İmâm Şarani, Büyük Ahidler, s.261-263)