Tevrat ve İncil’in tahrif edildiği ve bugün Tevrat ve İncil adıyla elde bulunan kitapların, Hz. Mûsa (a.s.) ve Hz. Îsâ (a.s.)’a indirilen kitaplar olmadığı herkesin mâlumudur. Bu söylediğimizin en açık delîli; bugün eldeki Tevrat’ta Hz. Mûsa (a.s.)’nın vefâtı, nereye gömüldüğü gibi hususların yer alıyor olmasıdır. Mûsa (a.s.)’a inen Tevrat’ta, Mûsa (a.s.)’ın vefâtının anlatılması ne kadar gariptir! (Tevrat, Tesniye, 34 vd.) Ayrıca bugün elde bulunan iki ayrı Tevrat nüshası (“Yahûdî Tevratı” ve “Samiri Tevratı”) arasında 6 bin civarında farklılık bulunduğu gerçeği de bu söylediğimizi doğrulayan bir başka husustur.

Bu tahrif edilmiş kitaplara sokulmuş bazı sözler şunlardır: “Artık sana Yâ’kûb değil; İsrâîl (Yahûdîlerce: Tanrı ile güreşen) denecek. Çünkü sen, Allâh ile ve insanlarla uğraşıp yendin!” der. (Tekvîn, 22-32) Tevrât’taki güreş hâdisesinin ardından: “Mûsâ: “Tanrı’yı yüz yüze gördüm ve canım sağ kaldı” dedi.” (Tekvîn, 30) ibâresi, te’vîlin mümkün olmayacağını ifâde eder.

Günümüzde Hıristiyan dünyası tarafından resmen kabul edilen dört İncil nüshâsı arasındaki farklılıklar bir yana, 325 yılında İznik’te konsil toplanana kadar Hıristiyanların elinde 360 farklı İncil nüshâsının mevcut olması, İncil adıyla elde bulunan kitapların Hz. İsâ (a.s.)’a indirilen İncil-i Şerîf ile ilgisinin bulunmadığını bâriz bir şekilde göstermektedir. Bu hususta Nebî (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Ey Ömer! Allâh (c.c.)’a yemin ederim ki ben size apaçık bir kitap getirdim. Onlara (ehl-i kitaba) bir şey sormayın. Olur ki size hakkı söylerler de kendilerine güvenmediğiniz için yalanlarsınız veya size bâtıl bir söz söylerler ve siz de hâk olabilir düşüncesiyle tasdik edersiniz. Canımı elinde bulundurana yemin olsun ki, eğer Mûsa (a.s.) şu anda hayatta olsaydı, bana tâbi olmaktan başka bir şey yapması helâl ol-mazdı.” (İbn Ebî Şeybe, el-Mûsannef, c.5, s.312)(Hâkk Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, s.87)

Bir Yorum Bırak