İbn-i Abbas (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim Kâbe’yi elli kere tavaf ederse anasından doğduğu gün gibi günahlarından arınır.” (Tirmizî)
Hz. Ali’nin (r.a.) oğlu Hz. Hüseyin (r.a.) bir gün Kâ’be’yi tavaf ediyordu. Bir kişi: “Ey Ali’nin oğlu! Uzun zamandan beri tavaf ediyorsun. Bunun sebebi nedir?” diye sordu. Hz. Hüseyin (r.a.) şunları anlattı:
“Allahu Teâlâ Hazretleri, Hz. Âdem (a.s)’ı yaratmayı diledi. Melekler: ‘İlâhî! Bizden başka halife yaratırsan hükümlerini yerine getirmezler. Kan dökerler. Fesat ederler. Biz devamlı tesbih ediyoruz. Bizi halife eyle.’ dediler. Allahu Teâlâ da:
‘Benim bildiğimi siz bilmezsiniz.’ dedi. Melekler bunu işitince: ‘Allah (c.c.)’nun işine karıştık. Hata ettik. Allah (c.c.) bize nasıl ceza verecek? Arşa sığınalım.’ dediler. Ellerini ve başlarını arşa doğru kaldırdılar, ağladılar, yalvardılar. Arşı tavaf etmeye başladılar. Allahu Teâlâ bunlara rahmet nazarıyla baktı. ‘Arşı tavaf etmek elinizden gelmez.’ dedi.
Arş altında, dört direk üstüne zebercetten bir ev yarattı. Örtü ve duvarlarını yakuttan yaptı. Burası Allahu Teâlâ’nın Kur’an’da “Beytü’l-Ma’mûr” dediği evdir. Meleklerine bu evi tavaf etmelerini emretti. Her gün yetmiş defa gelir gider tavaf ederler. Bir defa gelen meleğe ikinci defa tekrar nöbet gelmez. Sonra meleklere: ‘Yeryüzüne inin. Bir ev yapın. Ölçüsü bu ev kadar olsun.’ dedi.
İndiler, evi yaptılar. Allahu Teâlâ Hazretleri şöyle buyurdu: ‘Günah işleyen kullar gelsinler. Bu evi tavaf etsinler. Tevbe edip, aflarını dilesinler affedeyim. Nitekim siz hata ettiniz. Sonra bu evi tavaf ettiniz. Ben de o hatanızı bağışladım. Onları da bağışlayayım.’ dedi.”
O kişi bu sözü duyunca şöyle dedi:
“Doğru söyledin. Ey Allah (c.c.) Resûlü (s.a.v.)’in kızının oğlu. Âmenna ve saddeknâ.”
(Mustafa Darir Efendi, 100 Hadis 100 Hikaye, s.123)