“Kadın avrettir (namustur), dışarıya çıktığı zaman şeytan onunla hep beraber olur. Onun Allâh (c.c.)’a en yakın olduğu zamanı evinin içinde bulunduğu anıdır.” (Taberani)
Bunun manası şeytan kadınları dışarıda gezerken erkeklere karşı daha cazip bir tutum takınmaya yönlendirmesidir. Hadiste geçen ve “şeytan onunla beraber olur” kelimesi aynı zamanda “süslü göstermek” manasına da gelir. Bu süslemenin sonucu denmiştir ki, “Yirmi erkekten ancak bir iki kişi vardır ki gördüğü kadınları kendi eşinden daha güzel görmez.”
Hz. Ali (k.v.)’den: “Ey Ali! Birinci bakışına ikinciyi ekleme. Zira birinci bakıştan sana günâh gelmez, ikinci bakıştan ise günâh gelir.” İzâhı: irade dışı, bir kimse ansızın bir kadını görürse günâhkar olmaz. Fakat derhal başını eğmeli ve başka tarafa bakmalıdır, devam ederse ikinci bakış mesuliyeti gerektirir. Bu hükümde kadın da erkek gibidir. Birinci bakışın haricindeki bakmaları mesuliyeti icabeder. Madem ki mahremi olmayan, nikâhı düşen bir hanıma bakmak haramdır, o halde musafaha ve el sıkmak da haramdır. Allâh (c.c.) ve Resûlü (s.a.v.)’in öfkesini icap ettirir. Ne Hz. Peygamber (s.a.v) ve ne de onun Ashab-ı Kiram (r.a.e.)’i hiçbir zaman hiçbir hanımın elini sıkmamıştır. Bu adetten sakınılmalıdır.
“Sizden birinizin başına iğne ile dürtülmesi, kendisi için helâl olmayan bir kadına dokunmaktan daha hayırlıdır.” (Taberâni) İzahı: yabancı bir hanıma el dokundurmaktansa, keskin bir silahın yarası daha kolaydır. Yabancı bir hanımla musafaha, el zinası olur, onunla başbaşa verip konuşmak dil ve göz zinası olur.
(Ali Arslan, Kadınlara Hitap, s.61-67)