İman-ı hakîki dilinle söyleyip kalbinle tasdîk etmendir. Bu iman, Allah’a meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, ölüm sonrası dirilişe, kadere (hayır ve şerri yapma kudretini Allah’ın verdiğine) inanman, Cenneti hak, Cehennem hak, amellerin tartışılmasını, (hâsılı) Cibrîl aleyhisselâmın getirdiklerini hak görmenle tahakkuk eder. Bu inancını açığa vururken (inşaallah mü’minim) sözünden kaçınıp (kesinlikle mü’minim = hakka mü’minim) demelisin. Gerçek imanı, ancak bu cümle aksettirir.
Sana misal vereyim: Meselâ adam karısına: “Allah dilerse boşsun, yahut efendi kölesine: Allah dilerse hür (özgür)sün, yahut (tâcir): Allah dilerse aldım, sattım” diyerek muâmelelerini istisnâlara rabtettiklerinde, bu muâmeleleri geçersizdir. Yani, kadın boş, köle özgür, alış-veriş de akdedilmiş olmaz. Bunun gibi, istisnâya merbut iman da hükümsüzdür.                                       (Sevadü’l A’zam, Sh: 12)