Ebû Sa‘îd (r.a.) anlatıyor: Resûlullâh (s.a.v.) (bir gün) ya­nımıza geldi. Biz o sırada Mesih Deccal’i müzâkere ediyor­duk. Dediler ki:
–  “Ben size, nazarımda sizin için Mesih Deccal’den daha ürkütücü bir şeyi haber vereyim mi?”
– “Evet! Ey Allâh’ın Resûlü (s.a.v.), söyleyin!” dedik.
– “Şirk-i hafîdir (gizli şirk). Meselâ, kişi kalkar, namâz kılar, bu namâzını kendisine bakanlar sebebiyle güzel kı­lar. (İşte bu, gizli şirke bir örnektir.)” buyurdular.
Zeyd ibn-i Sâbit (r.a.) anlatıyor: “Resûlullâh (s.a.v), bi­zimle birlikte, Benî Neccar’a âit bir bahçede bulunduğu sıra­da bindiği katır, onu âniden saptırdı, nerdeyse (sırtından ye­re) atacaktı. Karşısında beş veyâ altı kabir vardı. Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz:
– “Bu kabirlerin sâhiblerini bilen var mı?” buyurdular. Bir adam:
– “Ben biliyorum!” deyince, Resûlullâh (s.a.v):
– “Ne zaman öldüler?” dedi. Adam:
– “Şirk devrinde…” deyince, Resûlullâh (s.a.v);
–  “Bu ümmet kabirde fitneye ma‘rûz kılınacak. Eğer birbirinizi defnetmemenizden korkmasaydım şahsen işitmekte olduğum kabir azâbını size de işittirmesi için Allâh’a duâ ederdim.” buyurdular ve sonra şunları şöyledi­ler:
– “Kabir azâbından Allâh’a sığının!” Oradakiler:
– “Kabir azâbından Allâh’a sığınırız.” dediler.
– “Cehennem azâbından da Allâh’a sığının!” dedi
– “Cehennem azâbından Allâh’a sığınırız.” dediler.
– “Fitnelerin açık ve kapalı olanından Allâh’a sığının!”
dedi.
– “Açık ve kapalı her çeşit fitneden Allâh’a sığınırız!” dedi­ler.
– “Deccal’in fitnesinden Allâh’a sığının!” buyurdu.
– “Deccal’in fitnesinden Allâh’a sığınırız.” dediler.” (Müslim)