“Konstantiniyye elbette fethedilecektir ve şüphe yok ki onu fetheden emir ne güzel emirdir ve o ordu, ne güzel ordudur” Hadis-i şerifinin manevi müjdesi, Osman Gazi’ye
“Osman Ertuğrul oğlusun
Oğuz Karahan neslisin
Hakkın bir kemter kulusun
İstanbul’u aç gülzar yap”
dedirterek bu şehrin fethini milli bir vasiyet haline getirmiştir. Dini ve milli bir hedef haline gelen fethin kimin tarafından gerçekleştirileceği menkıbelerde cevabını bulmuştur.
Sultan Murat, Hacı Bayram Hazretlerine: “Şeyhim, ne dersin, ben İstanbul’u alabilecek miyim?” diye sordu. Hacı Bayram Hazretleri hiç ses çıkarmadı. Sultan Murat yalvardı: “Şeyhim, teveccüh eyle, bu emelime nail olayım!”. Hacı Bayram Hazretleri, bir müddet murakabe halinde kaldıktan sonra başını kaldırdı. “Sultanım”, dedi. “İstanbul şehrini zaptetmek, sana nasip değil! Şu küçük çelebi hele büyüsün de seninle o zaman konuşuruz!”.
Fetih gerçekleşip şenlikler başladığı sırada Akşemseddin Hazretleri buyururlar ki: “Beğim cenab-ı şerifiniz Manisa’da Şehzade iken Mısır nahiyelerinde Akka, Sayda ve Beyrut kalelerini kâfirler işgal ettiğinde zatınız duyup” Bu kadar ibadullah ve bu kadar çocuk ve kadın esir ve giryan oldu” diye ağladığınızda, “Elem çekme beğim, İstanbul’u fethedeceğiz günde yağmalanan Akka’dan gelmiş akide ve pişmiş helva yersiz” diye size teselli verip İstanbul’un fethini müjdelemiştik demiştir. Bu menkıbelerden anlaşılıyor ki; İstanbul’un mutlaka feth olacağı hadis-i şerifle sabit olduğu, fatihinin kim olacağı konusunda Hacı Bayram Veli Hazretlerinin ve Akşemseddin Hazretlerininin aynı ifadede birleştikleri görülmektedir.
(Yrd. Doç. Dr. Abdulkadir Emeksiz, Fatih Sempozyumları I-II, Efsanelerin İstanbul’u, Fetih ve Fatih, s.153-154)