Allah Teâlâ (c.c.) şöyle buyurur: «Fakat, o şeytânlar insanlara sihri öğrettiklerinden kâfir oldular.» (Bakara. 102)
Lânete uğramış şeytânın insanlara sihir yapmayı öğretmesindeki gâye bu yolla Allah’a (c.c.) ortak edinmek içindir.
Nitekim Cenab-ı Hak: Hârut ve Mârut hadisesinden haber vererek şöyle buyurur:
«Halbuki onlar (Hârut ile Mârut): Biz ancak fitneyiz (imtihan için gönderilmişizdir). Sakın (sihir, büyü yapıp da) kâfir olmayın demedikçe hiç kimseye (sihir) öğretmezlerdi. İşte onlardan (o iki melekten) koca ile karısının arasını ayıracak şeyler öğrendiler. Halbuki (sihirbazlar) Allah’ın izni olmadıkça onunla hiç bir kimseye zarar verici değillerdir. Onlar ise kendilerini zarara sokacak, onlara fâide vermeyecek şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onlar muhakkak biliyorlardı ki onu (sihri) satın alan (ona revaç veren) kimsenin âhiretten hiç bir nasibi yoktur.» (Bakara s. 102)
Kocayı hanımından ayırmak, erkeği kadına, kadını erkeğe sevdirmek hususunda çoğu şirk ve sapıklık olan anlamsız bir takım sözler ile uğraşmak da büyücülüktür. Sihirbaz, küfre düşmüş, küfre benzer bir fiil icra etmiştir. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) helâk edici yedi kötülükten biri de «sihir»dir buyurmuştur. Öyle ise kişi Rabbinden korksun, dünya ve âhiretinin perişan olmasına neden olacak «büyü»ye bulaşmasın.
Hz. Ali: «Fal bakan, büyücüdür. Büyücü de kâfirdir» demiştir. Ayrıca temime de şirktir. Temime: halkın, kendilerine, çocuklarına ve hayvanlarına göz değmesine mani olur zannı ile taktıkları göz boncuklarıdır. Göz boncuğunun kötülükleri giderdiğine inanan şirk koşmuştur.
Ebû Musâ el-Eş’arîden gelen rivâyette Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır. «Üç zümre Cennete giremeyecektir: İçkiye devam eden, sıla-i rahimi (hısımlarla alakayı) kesen, sihirbazı doğrulayan.» (İmâm Ahmed)
(İmâm Zehebî, Büyük Günahlar, s.19)