Fakirleri sevmek ve onlarla çok oturmak Hz. Peygamber (s.a.v.)’e tâbi olmanın gereklerindendir. Bir müminin Hz Peygamber (s.a.v.)’e zahiren ve bâtınen tabi olması, onun sevgisinin alametidir. Hatemü’l-Esam buyurdu ki; Kim, fakirleri sevmeden Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri’ni sevdiğini iddia ederse o yalancıdır.
Ebu Zerr (r.a.) Efendimiz (s.a.v) ‘den kendisine tavsiyelerde bulunmasını istediğinde Efendimiz (s.a.v)‘in nasihatlerinden biri de “Fakirleri sev ve onlarla oturup kalkmayı sürdür” olmuştur. (Buhari, Müslim)
Ebû Hüreyre (r.a.)’den; Bir adam, Resûlullah (s.a.v.)’e, kalbinin katılığından şikâyet etti. Resûlullah (s.a.v.) de: “Yetimin başını okşa, zavallı fakirleri yedir” buyurdu. (Ahmet b. Hanbel, Müsned, II, 263)
İbn Abbas (r.a.) şöyle demiştir. Lokman (a.s.) oğluna: “Hiç kimseyi elbisesinin eskiliğinden ötürü tahkir etme! Muhakkak ki seninle onun rabbi birdir.” dedi.
“Fakirleri kendine dost, arkadaş ve ahbap edin. Onlara tazim et. İşleriyle alakadar ol. Birisi sana geldiği zaman onu ayakta karşıla. Karşısında mütevazı davran, alçak gönüllü ol!
Fakirlere yaptığın iyilik ve hizmetler, onlarca makbule geçtiği zaman, kendilerinden hayır dua iste. Onların gönüllerinde, kendin için bir yer-mevki hazırlamaya çalış. Zira şurası muhakkak ki, fakir ve yoksulların gönülleri, ilahî rahmetin mekân tuttuğu ve kudsi nazarın her an konakladığı yerlerdir.
İnsanlara karşı edepli ol. Zira insanlara karşı edepli olmak, Allah-ü Teâlâ’ya karşı edepli olmak demektir.
Bütün gücün ve varlığınla; benlik iddiasından, hasep ve nesebinle övünmekten ve aile efradınla böbürlenmekten tövbe et. Zira yapılması lazım gelen amelleri sağlığında yapmayıp geriye bırakan kişinin, bu amellerini hasebi nesebi ileri alamaz.
Resûlullah (s.a.v.)’in soyundan olanları ziyaret et. Ona yakınlığı bulunanlara ta’zimde bulun. Zira şurası muhakkak ki, Allah’ın Resûlü (s.a.v.)’e olan minnet borcumuz, boyunlarımızda asılı durmaktadır.”       (Ahmed er-Rifai, Hikmetli Sözler)