Soru: “Ev almak zarûrettir; zarûretler, haramları mubah kılar. Bu yüzden, faizli kredi kullanarak ev alınabilir.” düşüncesi ile faizli muameleye girilebilir mi?
Cevap: İhtiyaç ve zarûret farklı şeylerdir. Bir kimse Dinin yasak ettiği bir şeye mecbur kalırsa, mesela; haram olan yiyeceği yemez veya içeceği içmezse, ölecek veya ölüme yaklaşacaksa zarûret hâli ortaya çıkmış olur.(Mecelle) Bu tarife göre açıktır ki, ev almak, zarûrete girmez. Çünkü alternatifi, kirada oturmaktır.
Soru: “Enflasyon oranının altındaki fazlalık, faiz değildir.” yaklaşımı ne derece sağlıklıdır?
Cevap: Bu yaklaşım 6 yönden yanlıştır:
1. Nebî (s.a.v.), Veda Hutbesi’nde: “Biliniz ki, faizin her çeşidi kaldırılmıştır. Allâh (c.c.), böyle hükmetmiştir. İlk kaldırdığım faiz de Abdulmuttalib’in oğlu (amcam) Abbas’ın faizidir.” buyurarak faizle ilgili her türlü kapıyı kapatmıştır.
2. Ülkemizde enflasyon oranları, TÜİK tarafından hesaplanmaktadır. TÜİK tarafından ilan edilen enflasyon oranlarının tam olarak gerçeği yansıttığı söylenemez. Enflasyon hesaplamalarının yapıldığı ürün sepetine konan ürünler ve bu ürünlerin oranları, hükümetin o dönemdeki para politikasına göre değişebilmektedir.
3. Borç işlemi için ileri sürülen fazlalık alma şartına bakıldığında bunun; borç sözleşmesi esnasında belirlenmiş, alacaklı lehine karşılıksız bir fazlalık sağlayan şart olduğu görülecektir. (Bu da tam olarak, faizin tanımı demektir.)
4. Bankalardan alınan faiz enflasyon oranın altında bile olsa, faizcinin daha çok fâiz kazanmasına yardımcı olacağından yani bu çarkın dönmesine yardımcı olacağından uygun değildir
5. Böyle bir uygulama Müslümanlar arasında menfaatsiz borçlanma müessesesini zedelemektedir.
6. Müslümanın, enflasyon altındaki faizi, reel bir fazlalık olarak görmemesi, onun faizli işleme ısınmasına ve faize alışmasına sebep olabilecektir.
(Misvak Neşriyat, Hakk Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar)