Sufyan bin Uyeyne (r.a.)’dan: “Mü’min, hasenatından hem dünyada hem de âhirette sevaba nail olur. Fakat fâcirin hayrı ta’cilen dünyada verilir, ama âhirette ona nasip yoktur.”
Hakiki ihsân ehli ve mü’minin kemâli odur ki, Allah (c.c.)’dan gayri şeylerin hepsinden yüz çevirip teveccüh-ü tam ile Allah Tealâ Azze ve Celle Hazretleri’ne yönelerek kalbinde ve lisanında Hakk’tan gayri bir şey bulunmaz.
Bazı ârifler dediler ki: Fâni dünya hep altın olsa âhiret de topraktan çanak çömlek olsa elbette âhiret, dünyadan daha hayırlı olur. Şu halde dünya fâni toprak, âhiret de baki altın olunca dünyanın hâli, değeri ne halde kalır.
Ebû Hureyre (r.a.): “-Yâ Resûlallah (s.a.v.) Cennet neden halkolundu?” Buyurdular ki: “-Sudan”. “-Bize onun binasından haber verir misiniz?” Buyurdular ki: “-Bir kerpici gümüşten, toprağı za’ferandan, çakıl taşları da lü’lü ve yakuttan.”
(Hz. R. M. Sâmi (k.s.), Hz. Yûsuf (a.s.), S. 83)