(Devamı) Ateş, o kadar alevlenmişti ki, uçan kuşlar, oradan geçecek olsalar, hararetin şiddetinden, yanıp kavruluyorlardı. Ateşin sıcaklığı ve dumanı, Guta halkını, neredeyse, helak edecekti.
Hararetin şiddetinden, bazıları, yer altındaki bodrumlara sığınmak zorunda kalmışlardı. İbrahim (a.s.)’ı, ateşe atmak için, yüksek bir binanın üzerine çıkardılar. Ellerini, ayaklarını, sımsıkı bağladılar. Binanın üzerine de bir Mancınık kurdular. İbrahim (a.s.)’ı, Mancınığın kefesine koydular. Mancınığı yapan, ve kuran, Heyzen olup kendisi, Mancınık yapanların ilki idi. İbrahim (a.s.), bağlanırken, Yüce Allah’a: “Senden başka ilâh yoktur! Sen, her noksandan münezzeh ve mukaddessin. Alemlerin Rabb’isin! Hamd, Sana mahsustur. Mülk, Senindir. Senin şerîkin yoktur!” dedi.
Mancınıkla havaya atıldığı sırada Cebrail (a.s.): “Ey İbrahim (a.s.) bir hacetin var mı?” diye sordu. İbrahim (a.s.): “Sana ise, hayır!” dedi. Cebrail (a.s.): “Öyle ise, hâcetini, Rabb’inden dile!” dedi. İbrahim (a.s.): “O’nun; hâlimi, dileğimi, bilmesi, bana yeter!” dedi. Ve başını, göğe kaldırıp: “Ey Allâh’ım! Sen, göklerde Tek’sin! Yerde de, Tek’sin! Ben de, yerde bir tekim! Yerde, benden başka, Sana ibâdet edecek kimse yoktur. Allah, bana yeter! Ne güzel Vekildir O!” dedi.
Ateşin içine atıldığı zaman, İbrahim (a.s.)’ın, Yüce Allâh’a tevekkülü, en yüksek derecede idi. Tevhid’i, vesîlesiz, aracısız sırf, katkısız Tevhiddi. O zaman, Yüce Allah (c.c.) tarafından: “Ey ateş! İbrahim’e karşı, serinlik ve selâmetlik ol!” buyuruldu. Ateş, Yüce Allâh’ın buyurduğu gibi, oldu. Ateşten, sıcaklık ve yakıcı tabiatı giderilip ateş, bir ışık haline getirildi. Ateş, ancak, İbrahim (a.s.)’ın bağlandığı ipleri yaktı. İbrahim (a.s.), ateşin içinde yedi gün kaldı. Kendisinin, ateşte kırk veya elli gün kaldığı da, rivayet edilir.
(Taberî-Tarih c.1 ,s.123-124, Ebülferec ibn.Cevzî-Tabsıra c.1 ,s.115, Sâlebî-Arais s.77, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s. 146.)
23 Ocak, Mevlâna Takvimi