“Her şeye gâlib ve hâkim. Bütün varlıkları emir ve iradesi
altında döndüren.”
Yerde  gökte  ve  bu  ikisinin  arasında  ne  varsa,  herşey
O’na teslim olmuş, boyun eğmiştir. Cebrail (a.s.)’dan tutun
da bir kelebeğe kadar her varlık O’nun kudret elindedir. O,
güneşi yerinden sökecek, yıldızları dökecek olsa, hiç kimse
O’na  mâni  olamaz.  O’nun  kudretinin  önünde  durabilecek
hiçbir kimse yoktur.
Bu  mübarek  isim,  Yüce  Allah’ın  Kahhâr  sıfat ının,  her
yönden  üstün  ve  daima  gâlib  olduğunu  ihtar  etmektedir.
Çünkü  Kahr, bir şeye ona hor, hakîr ve helak edebilecek
şekilde gâlib olmaktır. O kadar ki, Allah (c.c), sonsuz kud-
retiyle ve nihayetsiz kuvvetiyle her şeyi içinden ve dışından
kuşatmıştır.  Âlemler  dolusu  halk,  gökler  dolusu  melek
O’nun  emrindedir.  O,  öyle  bir  varlıktır  ki,  düşmanlarının
belini kırar, onları  kahreder. Hayatta hiç  bir varlık yoktur ki,
onun kahrı ve kudreti alt ında kıvranmasın, satveti karşısın-
da aciz kalmasın.
Kullardan kahhâr, düşmanlarını  kahr edene denir. Kul-
ların en büyük düşmanı  iki yanı  (sağrısı) arasında bulunan
nefsidir. O, kendisini aldatan şeytândan daha düşmandır.
Kul,  her  ne  zaman  nefsinin  şehvetlerini  kahr  ederse,
şeytânı  kahr etmiş olur. Çünkü şeytân onu, ancak şehvet-
leri vasıtasıyle helâka sürükleyebilir.
Bu isimleri bilen Müslüman, Allah’a karşı derin bir korku
duyar. Nefsine, şeytâna ve düşmanlara galip gelir. Onların
isteklerine  boyun  eğmez,  Mevlâ’sına  itaati  tercih  eder.
Âhiret için çalışmasına mani olan her şeyden uzaklaşır.
Bu îsm-i Şerîf’i günde 306 kerre virdedenlerin kalbinden
dünya sevgisi mahvolup Allah (c.c.)’dan başkasına iltifattan
geçer.  Gece  yarısında  ve  güneş  doğarken  zikreden  kişi
düşmanını yenip zulmünden korunur.
(Kurtûbi (r.h.), Esmâü’l HUsnâ, 327.S., imâm-ı Gazali, Esmâü’l HUsnâ, 89.S.1)