Resûlullah (s.a.v.): “Hilekarlık yapan, Kebir ve Yüce Allah’ı unutan kul ne kadar kötüdür.” buyurdu.
Yüce, derecesi yüksek, şan, şeref, kudret ve kuvvet sahibi manasına gelen “ulüvv” ve “alâ” mastarından gelen bu isim Cenab-ı Hakk’ın Esma-i Hüsna’sındandır.
Her gün 551 defa “Ya Müteali” ism-i şerifini okuyan günah işleme alışkanlığından kurtulup Allah (c.c.)’ya yönelir.
600 defa “Ya Müteali” ism-i şerifini okuyan her türlü afetten kurtulur.
El-Müteali’nin bir manasının da “büyüklük ve azameti yüksek, idrak edilen şeylerden şanı yüce, kemal sahibi” olduğu söylenmiştir.
“(O), gizliyi ve aşikâreyi bilendir, büyüktür, yücedir.” (Ra’d 13/9)
Mesela zengin bir adam hakkında: “Bu adamın yarın fakir düşmek ihtimali vardır” denilebilir ve o adam, zenginken fakir olur. Şunun bunun yardımına muhtaç bir vaziyete gelebilir. Fakat Allah-u Teala hakkında böyle bir ihtimal düşünülmesi mümkün değildir. Allah (c.c.) öyle bir Allah (c.c.)’dur ki, isteyenler çoğaldıkça ihsanı artar, iradesine, hikmetine göre verir. Vermekle hazineleri tükenmeyen biricik Gani ve Müteali O’dur.
Vücudunun bütün azası tam ve sağlam, gayet kuvvetli bir şahsın, günün birinde kör, topal olarak, kolsuz, bacaksız bir hale gelip de yerlerde sürünmesi mümkündür. Bunun gibi bir millet de, ne kadar zengin ve bilgili, ne kadar kuvvetli olursa olsun, ondan daha üstün bir millet bulunmak veya belirmek ve o milletin tepesine çullanarak memleketlerini harap etmek, hazinelerini yağma etmek ve haysiyetlerini ayaklar altına almak ihtimali olabilir.
Allah-u Teala böyle arızalardan münezzeh ve mütealidir. Öyle ki, bütün kuvvetler, bütün hileler, bütün ordular birleşse, Allah-u Teala’ya el uzatamazlar, memleketinden bir zerre koparamazlar, izni olmadan hazinelerinden bir şeyi alamazlar.
(Ali Osman Tatlısu, Esmaül Hüsna Şerhi, s. 201)