Mukaddim de Muahhir de Allah (c.c.)’dur. Çünkü onların yani kulların ilerlemesini veya gerilemesini gördüğümüz zaman, onları ilerleten veya himmetlerini ibadetten azaltıp gerileten kim olduğunu anlamakta güçlük çeker miyiz hiç?
İşte bunların hepsi Allah (c.c.)’dandır. Bunun için de O, hem Mukaddimdir (ilerleten), hem Muahhirdir (gerileten). Takdim ile tehirden murat, rütbe bakımından ilerleme veya gerilemedir. Demek- ki ilerleyen, kendi bilgi ve kabiliyeti ile değil de Allah (c.c.)’nun ilerletmesi sebebiyle ilerlemiştir. Gerileyen de öyle!
Bu iddiamızı ispatlayacak iki ayet şöyledir:
“Şüphe yok ki, kendileri için bizden en güzel (bir saadet) sebketmiş (takdir edilmiş) olanlar, işte bunlar oradan (cehennemden) uzaklaştırılmışlardır” (Enbiya s. 101)
“Eğer biz dileseydik herkesi elbette hidayete erdirirdik. Fakat benden (sadır olan şu): “Cehennemi bütün cinlerle insanlardan (niceleri ile) muhakkak dolduracağım.” (Secde s. 139)
İnsana düşen vazife, el-Mukaddim ismini düşünerek ve iradesini doğru kullanarak, meşru dairede başkalarına takaddüm etmeye, onların önüne geçmeye çalışmasıdır. Bu noktada gerekli sebeplere teşebbüs ettikten sonra, neticeyi rıza ve tevekkül ile karşılamak gerekir. İnsan, cezaların tehir edilmesinde de Muahhir isminin tecelli ettiğini düşünerek, kendisine karşı işlenen suçlara ceza vermekte acele etmemelidir.
Harb zamanında, “Yâ Mukaddim” ism-i şerifini okumaya devam edenler, galip gelirler.
Sınav öncesinde bir kaç pirinç tanesi üzerine 184 defa “El-Mukaddim” ism-i şerifini okuyan ve yutan sınavında başarılı olur, en azından stresi az olur.
(İmam-ı Gazali, Esma-i Hüsna Şerhi, 162-163 Prof. Dr. Alaaddin Başar,Esmâ-i Hüsna Allah’ın Güzel İsimleri, s. 166-167)