Alîm: Her şeyi çok iyi bilen, hakkıyla bilen ma‘nâsındadır. Cenâb-ı Hakk buyuruyor ki:
“Sözü açığa vursan da, (gizlesen de birdir). Çünkü şüphesiz O, gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilmektedir.” (Tâ-Hâ s. 7) “Onlar bilmiyorlar mı ki, elbette Allâh, onların gizli tuttuklarını da, fısıldaştıklarını da biliyor. Gerçekten Allâh, gaybın bilgisine sâhib olandır.” (Tevbe s. 78) “… Al­lâh, bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.” (Enfâl s. 71)
Kur’ân’da Allâh’ın ilminin her şeyi kuşattığı ve O’nun her-şeyi en ince detayları ile bildiğini belirten birçok Âyet-i Kerîme vardır. Olmuşları olduğu gibi, olacakları da, olmuşlar kadar açık ve seçik bilir. Hiç bir şey ilminin dışında değildir. Yaratıklar, onun müsâade ettiği kadar bilgiye sâhib olabilirler. Ötesini bilemezler. İnsanların bilgisi tam ve mutlak değildir; istikbâli bilmekte tamâmen acz içerisindedirler. Oysa Allâh’ın bilgisi mekânla kayıtlı olmadığı gibi zamanla da kayıtlı değil­dir.
Allâh’ın kendi durumunu bildiğini bilen kimse, içinde bu­lunduğu duruma sabreder, O’nun verdiklerine şükreder, çir­kinlik ve yanlışlıklardan kaçınır.
Allâh’ın Bilgisi İle Kulların Bilgisi Arasındaki Farklar:
1- Allâh’ın bilgisi bütün bilgileri kapsar. Kulların bilgisi ise son derece sınırlıdır.
2- Allâh’ın bilgisi, bilgilerin değişmesi ile değişmez. Oysa kulların bilgisi böyle değildir.
3- O’nun bilgisi, duyular vâsıtasıyla veyâ düşünce ile elde edilmemiştir.. Kulların bilgisi ise, duyularla veyâ düşünce ile elde edilir.
4-  Allâh’ın bilgisi, zorunlu olarak vardır ve aslâ kaybol­maz. Kulların bilgisi ise kaybolma riski taşır.
5- Allâh’ın bilgileri birbirine mâni olmaz ve meşgûl etmez. Kulların bilgileri ise birbirine mâni olabilir ve meşgûl edebilir.
6- Allâh’ın bilgisi sınırsız, kullarınki ise sınırlıdır.
7-  Hiçbir şeyin bilgisi Allâh’a gizli kalmaz..
(Rauf Pehlivan, Yüce Allâh (cc.)’ün Güzel İsimleri Esmâü’l Hüsnâ)