En Büyük Zulüm
En Büyük Zulüm başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
Hz. Peygamber (s.a.v.) “Zulüm üç kısımdır: Affolunmayan zulüm, peşi bırakılmayan zulüm, Cenâb-ı Allâh’ın peşini bırakması (affetmesi) umulan zulüm. Affolunmayan zulüm, Allâh (c.c.)’a şirk koşmaktır. Peşi bırakılmayan zulüm, kulların birbirlerine yapmış oldukları zulümdür. Allâh (c.c.)’un, peşini bırakması umulan zulüm ise, insanın kendine yapmış olduğu zulümdür.” buyurmuştur. (Camiu’s-sağîr)
Bu Hadîs’e göre affolunmayan zulmün kaynağı hevâ, peşi bırakılmayacak olan zulmün menşei gazap ve Cenâb-ı Allâh’ın, peşini bırakması (affetmesi) umulan zulmün kaynağı ise şehvettir. Sonra bunların her birinin bir neticesi vardır. Buna göre hırs ve cimrilik, şehvetin; kendini beğenme ve kibir, gazabın; küfür ve bidat da hevânın neticesidir. Bu altı şey insanda bulunduğu zaman, bir yedinci şey daha meydana gelir ki, o da hasettir. Haset ise, kötü ahlâkın zirvesidir. Şeytan, kınanmışların en ilerisi olduğu gibi… İşte bu sebepten dolayı, Cenâb-ı Hakk, insana ait şerlerin hepsinin, “Haset ettiği zaman haset edenin şerrinden sığınırım.” (Felâk s. 5) diyerek, hased ile zirvesini göstermiştir. Nitekim şeytana ait bütün kötülüklerin zirvesinde “vesvese” olduğunu; “Gerek cinden gerek insandan olsun, o şeytan insanların göğsüne daima vesvese verendir.” (Nâs s. 5-6) diyerek göstermiştir. Şeytanda vesveseden daha şerli bir şey olmadığı gibi, insanda da hasedden daha kötü bir şey yoktur. Hatta bundan öteye, “Hased eden, İblis’ten daha şerlidir” denilmiştir. Çünkü anlatıldığına göre İblis Firavun’un kapısına varmış ve kapıyı çalmış, Firavun: “Kim O?” deyince de, İblis: “Eğer sen tanrı olsaydın beni bilirdin” demiş. İblis eve girince de Firavun; “Yeryüzünde seninle benden daha şerli bir kimse tanıyor musun?” diye sormuş. Buna cevaben İblis: “Evet, bu hased eden kimsedir. Çünkü hasedimden ötürü ben bu belâya düştüm” demiştir.
(Fahruddîn Er-Râzî,Tefsîr-i Kebîr Mefâtîhu’l-Ğayb, c.1, s.372-373)