Ehli Sünnetin Oluşumu
Ehli Sünnetin Oluşumu konulu yazımızı istifadenize sunuyoruz.
Hanefî, Şafiî, Malikî, Hanbelî mezhebleri itikad ve inanç esaslarında aralarında fark olmayıp sadece amelde, fıkhi hükümlerde ayrılmışlardır. Ehl-i sünnet ve’l-cemaat itikadında olan Müslümanlar tarih boyunca aynı inanç esasları üzere beraber yaşamışlar ve amel etmişlerdir. Kurdukları devletler de Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in Ashâbı (r.a.e.) ile birlikte Medine’de kurmuş oldukları devletin devamı hüviyetiyle hareket etmişlerdir. Hep onun izinde onun yolunda bulunmaya gayret etmişler, onun dinini onun bildirdiği inanç ve itikad üzere yaymayı gaye edinmişlerdir. Kendi aklınca farklı yollar tutanlar ya bir zaman devam edip sonra yok olmuşlardır. Ya da Müslümanların arasından ayrılarak siyasi himayelerle varlıklarını devam ettirmişlerdir.
Türkler Müslüman olduklarında Ehl-i Sünnet itikâdını benimsemiş ve tarih içinde ehl-i sünnete göre İslamiyet’in sancaktarlığı vazifesini üstlenmişlerdir.
Selef-i Salihin’den sonra fitneler çoğalmış, onların icmâlarından ayrılan bid’at fırkaları zuhur etmeye başlamıştır. Bunların yanlış inanç ve itikadlarına karşı Ehl-i Sünnet itikadının inanç esaslarını Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in ve Ashabı (r.a.e.)’in bildirdiği şekilde âlimler kaleme almışlardır. Bunlardan ilki İmâm-ı Azam Ebû Hanife (r.a.) Hazretleri’dir. Fıkh-ı Ekber kitabını yazarak doğru imân bilgilerini ve Ehl-i Sünnet itikadının esaslarını bu kitabında toplamıştır. Daha sonra artan bid’at itikadlarına karşı gerekli izahları yapan iki büyük âlim yapmıştır. Bunlardan biri Semerkandlı İmam-ı Ebû Mansur Maturidî diğeri ise İmâm-ı Eş’ari’dir.
Türkler itikatta Maturidî, amelde ise Hanefi mezheblerini kabul etmişlerdir. Hanefi Mezhebi dışındaki diğer üç mezhebin çoğu Eş’ari’dir. Kurdukları devletler de bu mezheblerin bildirdiği şekilde İslamiyet’e hizmet etmiştir. Bu iki büyük âlimin bildirdikleri Kuran-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye’ye uygun olarak aynı şekilde olmuştur. Farklı coğrafyalarda yaşadıkları için İmam-ı Eş’ari (rh.a.)’in kitaplarını okuyanlara, onun izahlarına göre itikadını düzeltenlere Eş’arî diğerlerine ise Maturidî denilmiştir.
(Mehmet Çağlayan, Ehl-i Sünnet Akidesi)