Dört Hak mezhepten birini taklit etmek günümüzde bütün Müslümanlar üzerine bir vecîbedir. Bir müslümanın (İslâmi ilimleri tahsil etmiş bile olsa) dört mezhebi terkederek Kitap ve Sünnet’ten anladığıyla amel edip, hüküm çıkarması doğru olmaz. Bu kişi Ehl-i Sünnet yolundan ayrılmış olur.
Dört mezhebi bir tarafa bırakarak; hadis alimi olmanın şart ve niteliklerinden yoksun kimseler örfî manada muhaddis olamayacakları gibi, bu yetersizlikleriyle de içtihad sevdasında bulunmakla ehli sünnet ve’l cemaat olmaktan da çıkarlar. İnsan bir ilimde ihtisas sahibi olmadan, onu ihâtâ etmeden ve o ilim kendisine bir meleke haline gelmeden, yalnız onu birkaç kez okumakla ve ara sıra meşgul olmakla, o ilmin âlimi olmaz. Nitekim tıp ilmi ile meşgul olup ve sade bu ilmi meşguliyetle elde etmeye çalışan kişi nasıl ki tabip olamıyorsa, hadis, fıkıh ve benzeri ilimlerle meşgul olan kimse de sade bu meşguliyetinden dolayı muhaddis veya müçtehid olamaz.
Bu dört mezhebi reddeden, müçtehid olmadığı halde şer’i delilleri sözde kitap ve sünnetten veya meallerden çıkarmak sevdasında olan kimselerin büyük bir gaflet ve dalâlet içerisinde oldukları şüphesizdir. Bu tipler, hiçbir şey üzerinde karar kılamazlar  ve hiçbir kimse ile bu düşüncelerini paylaşamazlar. Bu inançta olanlar zahirde bir ve beraber görünseler bile kalpleri ayrı ve fikirleri dağınıktır. Allah (c.c.) korusun, şayet müslümanlar bu gibilere uyacak olursa, binlerce mezhep doğar, bunların mezhepleri de cehalet ve ihtiras üzerine kurulmuş olur. Ehli sünnetin dört mezhebinde mevcut olan ilim, ihlas, iffet ve hakkaniyet bunlarda asla bulunamaz…
Bunlar İslam düşmanlarının elinde birer oyuncaktırlar. Çok iyi biliyorlar ki, ehli sünnetin dört mezhebinden birisine uymakla hayvani his ve isteklerine kavuşamayacaklardır.
(Mehmed Çağlayan, Ehl-i Sünnet Akâidi, s. 184-187)