Ehl-i sünnet mezhebini, bozuk fırkalardan ayıran birta kım esaslar vardır. Bunları müslümanların öğrenmelerinde büyük faydalar vardır. Bir kimsenin ehl-i sünnet müslümanı olabilmesi için bunları kabul etmesi gerekir.
Efendimiz (s.a.v.) buyurdu: “İslâm camiasından (cemaatinden) bir karış ayrılan, İslâm halkasını boynundan çıkarmıştır.” Bir insanın “ehl-i sünnet ve’l-cemaat”den olabilmesi için şu bir kısmı sayılan esasları kabullenmesi gerekir:
- Kişinin kendi imanında şübhesi olmamalıdır. “înşaallah mü’minim” gibi şüpheye sebebiyet veren ifadelerden kaçınmalıdır.
- Günahkâr mü’mine, (günahı helâl addetmedikçe) kâfir denilemez.
- Kıble mensubu, küçük – büyük her müslümanın cenaze namazının kılınması lâzımdır.
- Hayır ve şerr Allâh (c.c.)’ün takdiriyle meydana gelir.
- Haksız yere hiçbir müslümana silâhla saldırılmaz.
- “İman Allâh’ın bir bağışıdır” diye itikad edilmelidir.
- Kulların yaptıkları işler Allâh (c.c.)’ün yaratmasıyla olur.
- Kabir azabı haktır. Kabre konanın, Münker ve Nekîr melekleri tarafından sorguya çekileceği hak ve doğrudur.
- Dirilerin duâ ve sadakaları ölülere fayda verir.
- Peygamber (s.a.v.)’in şefaati haktır. Mi’rac hâdisesinde Efendimiz (s.a.v.) gökler ötesi âleme ruh maa’lcesed (hem ruh, hem cesetle) çıkmıştır.
- Kıyâmet günü amel defterlerinin okunacağı haktır.
- Hesap, Mizan, Sırat haktır. Kıyâmet günü Allâh, kullarını vasıtasız sorguya çekecek.
- Peygamberler (a.s.)’dan sonra en üstün insan ve veli Hz. Ebû Bekir (r.a.)’dir.
- Ebû Bekir (r.a.)’den sonra insanların ve velilerin en üstünü sırasıyle Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Alî (r.a.e)’dir.
- Ashab-ı kiram aleyhinde bulunmak, gıybetlerini yapmak câiz değildir.
- Mahiyeti kavranmaksızın Allâh (c.c.)’ün Cennet’de görüleceği gerçektir.
- Peygamberler (a.s.)’in mertebeleri velilerin derecelerinden daha üstün ve yüksektir.
(İmam Zehebî , Büyük Günahlar, s.171-172)
https://www.youtube.com/watch?v=t5Ynj1Ld1QE&feature=youtu.be