16. yüzyıl Osmanlı âlimlerinden olan İmam Birgivi’nin aşağıdaki ifadelerinden anlaşılıyor ki günümüzdeki modernistler her devirde var olagelmektedir:
“Kur’an-ı Kerim’in tefsirini (açıklamasını) yapmak; ondan ve hadîslerden şer’î, fıkhî, dinî hüküm çıkartmak ancak icazetli din âlimlerinin yetkisi dâhilinde olan bir iştir. Din âlimi olmayan, Arapça bilmeyen, âlet ilimlerini ve ‘âlî ilimleri tahsil edip icazetli bir âlimden icazet almamış bulunan câhillerin ve heveskârların Kur’an tefsirine, din hakkında kendi hevâ, heves ve re’yleriyle fikir beyânına yeltenmeleri İslâm’a ve Müslümanlara büyük zarar verir. İslâm ümmeti içinde anarşiye yol açar, Müslümanların felâketine sebebiyet verir, kâfirlerin ekmeğine yağ sürer. Ehliyeti olmayan icâzetsiz kişilerin fikir ve aksiyon plânında at oynattıkları bir Müslüman toplumda birlik olmaz; böyle bir toplum felah bulmaz. Bugün Müslümanların içinde bulundukları zilletli durumun ana sebebi budur.”
İcazeti, ehliyeti, liyakati olmayan ehl-i sünnet dışı kişilerin yaptıkları tefsir, tercüme ve mealler birer “hevâ ve re’y tefsiri” olup yararlı değil, zararlıdır; bunları okuma metoduyla sağlam din bilgisi edinilemez; bunlar okunmamalıdır. Para hırsıyla, yâni bozuk niyetle yayınlanan bu kabil kitaplar din kitabı sayılamaz.
Dinimizi, Allâh (c.c.)’ün ve Resul (s.a.v.)’inin rızalarına uygun olarak anlayıp öğrenmenin yolu ehliyetli, liyakatli, icazetli dört mezhep âlimlerinin kitaplarını (akaid, fıkıh, ilmihal, ahlâk, tasavvuf vs.) okumakla mümkün olur.
Hak mezhebler arasında temel meselelerde, ana maddelerde hiçbir ihtilâf yoktur. Teferruata ait görüş ayrılıkları ise İslâm fıkhının, hukukunun, kültürünün zenginliğini teşkil etmektedir. Hak mezhebler ortadan kalkar ve mezhebsizlik yayılırsa İslâm’ın safiyeti bozulur, bid’atler hâkim olur. Mezhebsizlik ehl-i İslâm için en büyük belâ ve felâkettir.
(Ahmed Kadızâde, Birgivi Vasiyetnamesi Kadızâde Şerhî, s.310-311)