Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz’in bütün Ehli Beyt’ini, Ashab’ını (r.a.e.) ve merhum ümmetini sevmek lüzumludur. Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz’in Ehli Beyt’ine olan sevgileri, onun yüce cenâbına yakışır bir şekilde büyüktür. Ehli Beyt’in sevgisi hakkında birçok Âyet-i Kerime ve Hadis-i Şerifler vardır. Bunlardan bazılarını zikredelim: “..Ey ehli beyt, Allah sizden sırf günahı gidermek ve sizi temiz yapmak istiyor.” (Ahzab S. 33) “… “Ey Resûlüm” De ki: Ben size yaptığım bu tebliğden sizden Allah’a ibadet ve yakınlıkta, sevgiden başka bir mükafat istemiyorum.” (Şuara S. 23)
Bu Âyet-i Kerime’de zikrolunan “el kurba-yakınlık”tan murat, bazılarına göre: Resûlullah (s.a.v.)’e olan akrabalıktır. Onun yakın akrabası: Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin (r.a.e.) Efendilerimiz’dir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şerifler’inde buyururlar ki: “Şüphesiz ki, ben yakında davet olunup buna icabet edeceğim, (yani irtihal edeceğim) Size iki ağır emaneti bırakıyorum: Allah (c.c.)’nun kitabı ile akrabam. Allah (c.c.)’nun kitabı gökten yere uzanan bir ilahi iptir. Akrabam ise Ehli Beytimdir. Lütufkar ve her şeyden haberdar olan Allah (c.c.) bana haber verdi ki; bu iki emanet benim havzıma gelinceye kadar birbirlerinden ayrılmayacaklardır. Artık bunlar hakkında ırzımda (bıraktığım emanette) bana nasıl halife olacağınızı siz düşünün.” (Müslim)
“Gerçekten Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve gönülden teslim olun.” (Ahzab S. 56)
Bu ayetin nüzulünden sonra, nasıl salavat getirecekleri hakkında Ashab-ı Kiram’ın sorusu ve “Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed…” diyen Resûlullah (s.a.v.)’in cevabı, açık olarak gösteriyor ki, bu Âyet-i Kerime de, ehli beyte de salavatın getirilmesinin murad olduğuna açık delildir.
(Mehmed Çağlayan, Ehl-i Sünnet ve Akâidi, s. 154)