O (s.a.v.)’in ümmetinin ayrıcalığı, O (s.a.v)’in ümmetine evvelkilerin ve sonrakilerin ilimlerinin verilmiş ve ilim hazînelerinin kendilerine açılmış olmasıdır. Keza bu ümmete çeşitli konularda çok sayıda kitaplar yazma imkanı verilmiştir. Bu ümmetin âlimleri, “Îsrâîloğullarının Peygamberleri Gibi” olmuştur.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in Tevrat ve İncil’de adının geçtiğine dâir olan bölümde: “Öyle bir peygamber ki, O’nun ümmetine, evvelkilerin ve sonrakilerin ilimleri verilmiştir” anlamındaki hadîs zikredilmiştir.
Îbni Hazm (k.s.) da, bu ümmetin özellikleri beyânında şöyle demektedir: “Aklı, adaleti ve mürüvveti yerinde olan sika (güvenilir) râvîlerin, yine bu vasıfta olan diğer râvîlerden naklederek Peygamber (s.a.v.)’in hadislerini koruyup sonraki nesillere aktarması ve bu suretle sünnete hizmet etmeleri; Yüce Allâh’ın sırf bu ümmete nasîb buyurduğu büyük bir özelliktir. Geçmiş ümmetlerden hiçbirinin, böyle hafızları yoktu”
Îmâm-ı Nevevî (r.âleyh) de “El-Takrîb” adlı kitabında şöyle demektedir: “Îsnâd, yâni Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadîslerini naklederken senede itibâr ve îtinâ göstermek, bu ümmete mahsûs bir keyfiyettir. Önceki ümmetlerde böyle bir şey yoktu.”
Mâlikî îbni Arâbi (r.âleyh) de Tirmizi (r.âleyh)’in Sünen’i üzerine yazdığı şerhte şöyle demektedir: “Bizden önceki ümmetlerin hiçbirinde, bu ümmetin âlimlerinde görülen kitâb tasnif etme, yazılan kitapların ve çeşitli ilmî konuların esaslı bir şekilde araştırılıp tahkik ve tedkik edilmesinde alabildiğine derinleşme ve bu hususlar, asla ve asla mevcûd değildi. Bu, sâdece bu ümmetin âlimlerine verilmiş çok büyük bir özelliktir.”
(İmam Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, 422-423.s.)