Resûlullâh (s.a.v.) süt annesi Hz. Halîme (r.anhâ)’in evinde bulunduğu sırada Efendimiz (s.a.v.)’in göğsünün yarılması (şakku’s-sadr) hadisesi gerçekleşmiştir. Hz. Halîme (r.anhâ) şöyle anlatıyor: “Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’in süt kardeşi olan oğlum Hamza, bir gün koşarak gelip, “Ey anne, süt kardeşim Muhammed (s.a.v.)’in imdadına yetiş. Beyaz elbiseli iki kişi ortaya çıkıp onun saf göğsünü yardılar. Heybetleriyle de beni kaçırdılar” şeklinde başından geçenleri anlattı. Kocamla beraber yetiştiğimizde o dolunay bir köşeye nurlar saçarak oturmuştu; fakat tertemiz yüzünde bir başkalık vardı, sanki ışıltılı yüzünün aynası bakılamayacak derecede cilâlanmıştı. Kucağıma alarak göğsüme basıp dehşet verici bu olayı sordum. Süt kardeşinin söylediklerine uyan şekilde cevâp aldım. Bu durumdan lezzet aldığını, ağzında şeker varmışçasına tatlı tatlı tarif edip anlatmasından anladıysam da Allâh (c.c.) göstermesin, ileride kendisine bir delilik hali gelir korkusuyla “Musibetin ilacı, vuku bulmadan önce yapılmasıyla olur” hükmünce götürülüp annesine teslim edilmesini kocam Hâris’ten istedim. Kocam, “Ey doğru sözlü Halîme! Bu kutlu kandil, bizim evimize büyüklüğüyle gölge olduğundan beri sayısız, sınırsız faydalarını gördük. Bu şerefli zatın, Rahîm olan Allâh (c.c.)’un seçilmiş bir kulu olduğu şüphesizdir. Ancak yine de onun, zamanımızdaki hasetçilerin hile ve oyunlarından korunması bizim sorumluluğumuza düşen bir görev olduğundan o kıymetli mücevher emanetinin düşündüğünüz gibi sahibine teslim edilmesi uygundur” dedi. Hemen sonrasında götürüp ailesine teslim ettik. (Eyüp Sabri Paşa, Mahmudu’s Siyer, s.52-53)