Rum imparatorunun bir kısım ordusu Ecnadin’de toplanmış idi. Hazreti Halid bin velîd (r.a.) de Ecnadin’e yürüdü.
İki taraf karşı karşıya hazırlanmıştı. Rumlar muharebeye başlamadan evvel para ile müslümanları tama’landırmaya çalıştılarsa da nafile…
Halid bin Velîd (r.a.), meydanı harbe Dırar bin Ezver (r.a.)’ı çıkardı. Müşarunileyh Dımışk’da katlettiği Batros’un zırhını giyip ortaya çıktı. Bir çok mübarezeden sonra Rumlardan yirmi kadar bahadırı telef etti. Nihayet yüzünden nikabı ref ile Rumlara karşı:
– Ey ehli salîb! Esir tuttuğunuz Dırar bin Ezver benim. Hamran, Bevamin, Batros’u öldüren benim!
Vardan (Rum kumandanı):
– Ciğerparem oğlum Hamran’ı öldüren bu Arab mıdır? diye sordu. Onlar da: -Evet, dediler. Vardan:
– Öyleyse şimdi ben gider evladımın intikamını alırım, diye hemen kılınç kuşanıp giderken Trablusgarb havalisi hakimi İstafan karşı geldi:
Sen bırak da şu Arabla ben döğüşeyim. Hamran’ın intikamını alayım!…
İstafan’da birşey yapamayınca, Vardan, arkasına onbeş kadar süvari aldıktan sonra ileri yürüdü.
Hazreti Seyfullah da on kadar şücean-ı Arabla üzerine at sürdü. İşte o zaman iki ordu “hunrizane” bir surette birbiriyle karıştılar.
Kibar-ı sahabeden Sad İbn-i Zeyd Nevfelü’l-Adiyy (r.a.) Hazretlerinin sol koluna bir ok isabet etmesiyle fena halde mecruh oldu. Müdavatına ibtidar olunmuş ise de:
– “Bana acımayınız. Didar’ı Rasûl-i Ekrem (s.a.v)’e müteveccihim. Eğer ölecek olursam cesedimi şu hâk-i mukaddese defnediniz de kabrimi gözler çiğnesin” dedi. Ruhunu teslim etti. Kabri şerifleri el’an ziyaretgâhtır.
(Hz. M.Sâmî Ramazanoğlu (k.s), Halid bin Velîd (r.a.), S: 107)