Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’in vefatından sonra müslümanlar toplanmıştı.
Hz. Ömer (r.a.) Hz. Ebû Bekir (r.a.)’in kendini aday gösterdiğini duyar duymaz ani bir fikirle «İçinde Hz. Ebû Bekir (r.a.) gibi bir zat bulunan bir cemaatin riyasetine geçmeyi kat’iyyen kabul edemeyeceğini.» söylemiş ve münakaşa esnasında Hz. Ebû Bekir (r.a.)’e:
«Elini uzat sana bey’at ediyorum.» demişti.
Hz. Ömer (r.a.)’in bu seçimi tam manasıyla meşru bir intihab idi ve Hz. Ebû Bekir (r.a.) minbere çıktı ve ilk nutkunu söyledi:
«Ey nâs!… Sizin en iyiniz olmadığım halde sizin başınıza geçmiş bulunuyorum. Vazifemi yol­lu yolunda ifa edersem bana yardım ediniz, Yanılır isem bana doğru yolu gösteriniz, doğruluk emanet, yalancılık hıyanettir. İçinizdeki zaif hakkını alıncaya kadar nazarımda kuvvetli­dir, içinizdeki kuvvetli de, ondan başkasının hak­ta alınıncaya kadar zaiftir. Bir millet Allah (c c) yolunda cihaddan fariğ olursa o millet zillete düçâr olur. Bir millette fenalık revaç bulursa bü­tün millet belâya uğrar. Ben Hz. Allah’a ve Pey­gamber (s.a.v.)’e itaaat ettikçe siz de bana itaat ediniz. Ben Hz. Allah ve Peygamber (s.a.v)’e is­yan edersem sizin bana itaatiniz lâzım gelmez Haydi namazınıza, Allah Teâlâ cümlenizi rahme­tine lâyık kılsın.»