İlahî yasaklar için bir müminin, her zaman bilimsel bir gerekçe
bulması gerekmemektedir. Bununla birlikte bir mü’min,
böyle bir bilimsel gerekçeyi görmüş ve bulmuşsa, îmânlarını
artırmaya vesile olacağını düşündüğü bu bilgiyi diğer müminlerle
paylaşmalıdır. Böyle yapılırsa, Kur’ân’ın güvenirliliği
daha da güçlendirilmiş olacaktır. Biz inanıyoruz ki, tüm
Kur’ânî ifâdeler doğrudur ve eğer bilim henüz bugün onları
tasdik etmemişse, verilerini dikkatle gözden geçirmek için
daha derin ve tecrübeyi tekrarlama ihtiyacında olabilir. Gelecekte
bu ihtiyacını giderdiği zaman tasdik edeceğine inanıyoruz.
Bu bağlamda domuz eti için şunları söyleyebiliriz: Domuz
yetiştirenlerce bilinen bir gerçek var ki domuz yetiştirmede
otlak ihtiyacı olmadığı gibi gübrenin ve diğer ölmüş hayvan
et artıklarının da bulunduğu maddelerin üzerinde yaşayabildiği
için, domuz besiciliği daha ucuzdur. Ancak bu ucuzluk,
domuz yedirilen insanlara pahalıya patlamaktadır. Çünkü
Köpek, fare, kedi ve domuz gibi et obur hayvanların yağları
doymuş yağ asitlerine sahiptirler ve bu sebeple trigliserid molekülüne
hidrolize edilemez.
Eğer bir kimse otobur hayvanın yağını yerse, yağ hidroliz
olabilir, bagırsakta emilebilir ve daha sonra yeniden sentezlenerek
insan yağı olarak depolanabilir olduğu halde, etobur
hayvanların ve domuzun yağı hidrolize yapılamaz ve bu sebepten
dolayı insan vücudundaki adipoz dokularda etobur
hayvanların yağı ve domuzyağı olarak depolanır. Bu sebeple,
hormon insulin ise, şeker hastalığına yol açar, hormon testosteron
ise, dölleme azlığına yol açar. Yağ miktarı hormonun
salgılanmasını da kontrol eder. Domuz yağı depo edilmiş insanlarda
hormonların bağlarında düzensizliğin olduğu kabul
edilebilir. Domuz yiyen toplumların cinsel hayatlarındaki sapkınlık
ve anormal cinsel ilişki pratikleri ne yedikleri ile bağlantılıdır.
Bunlardan sonra, beslenme uzmanları tarafından “Siz
ne yiyorsanız osunuz.” sözü haklı olarak söylenebilir.
(Dr. Shahid Athar, İndiana Üniv, School of Medicine-www.gimdes.com)