Dünya genelinden soykırımlardan en büyüklerinden biri
Türklerin anayurdu Doğu Türkistan’da yaşanmaktadır. Burada
bulunan halkın dinlerini yaşamalarına izin verilmediği gibi yargısız
infazlarla nüfus dengesini bozarak ve genç kızları kötü
yola düşürüp nesli bozarak büyük bir zulüm yapılmaktadır.
1949 yılından bugüne Çin’in işgali altındaki Doğu
Türkistan’da uyguladığı zulüm sadece insanları değil, bölgedeki
ekosistemi de hedef almıştır. Tarım Havzası’nda Urumçi’nin
800 km güneydoğusunda yer alan Lop Nur, Çin’in nükleer silahlarını
test ettiği tek bölgedir.
Tesiste, 16 Ekim 1964’te Çin kendi ürettiği ilk atom bombasını
patlatmış, 29 Eylül 1969’da kendi ürettiği ilk hidrojen bombasını
patlatmıştır. 27 Ekim 1966’da, orta menzilli balistik füze
deneyi çerçevesinde, Gansu eyaletindeki Shuangchengzi Füze
Üssü’nden Lop Nur’daki hedefi vurmak üzere 12 tonluk nükleer
başlık taşıyan bir füze fırlatan Çin, bu deneyle yerleşim alanları
üzerinde nükleer başlıklı balistik füze deneyi gerçekleştiren tek
ülke olmuştur.
Sapporo Üniversitesi’nden Japon profesör Takada Jun,
Mart 2009’da Japonya’da yapılan bir sempozyumda 1964’ten
1996’ya kadar gerçekleştirilen ve kümülatif olarak 200 megatonluk
bir patlama gücü oluşturan 46 nükleer denemenin
750.000 sivilin ölümüne yol açtığını bildirmiştir. 1967’den bu
yana yapılan nükleer deneyler sebebiyle Kaşgar, Hoten, Yarkent
gibi şehirlerde kanser, sakat doğum, sebebi belirlenemeyen
felç ve ölüm vakaları hızla artmış, 90’lardan itibaren kanser
vakalarının oranı Çin ulusal rakamlarının %30 üzerinde seyretmiştir.
Ancak Çin, bölgede gerçekleştirdiği nükleer çalışmaların
insan sağlığına ve ekolojik dengeye etkileri ile alakalı herhangi
bir bağımsız araştırmaya izin vermediği için bu konuda kesin
rakamlar belirlenememektedir.
Doğu Türkistan’daki zulmüne aralıksız devam eden Çin’in
resmi haber kanalı Xinhua News Agency’in 15 Ekim 2012 tarihli
haberine göre Çin bugün binlerce insanın hayatını söndüren bu
nükleer test alanlarını turizme açmayı planlamaktadır.
(www.ihh.org.tr)