Müslümanlara nasihat konusunda Cerir (r.a.)’a ait özel bir menkıbe ve üstün bir mevki bulunmaktadır. Bu menkıbeyi Taberanî senediyle rivayet etmiş bulunmaktadır.
Kısaca şöyledir: Cerir, kölesine, kendisine bir at satın almasını emretti. O da üç yüz dirheme bir at satın alıp, at ve sahibi ile birlikte Cerir (r.a.)’in yanına parasını ödemek üzere getirdi.
Cerir, atın sahibine: Senin bu atın üç yüz dirhemden daha değerlidir. Sen bunu dört yüz dirheme satar mısın? Adam, bu sana kalmış bir şeydir ey Ebû Abdullah dedi.
Yine Cerir: Senin bu atın daha fazla eder. Sen bunu beş yüze satar mısın? Bu şekilde ona yüzer dirhem artırdıkça atın sahibi buna razı oluyor, Cerir ise her seferinde senin atın bundan daha değerlidir deyip nihayet sekiz yüz dirheme kadar ulaşır ve atı sekiz yüz dirheme satın aldı.
Ona, niye böyle yaptığı sorulunca şöyle dedi: Ben, Resûlullâh (s.a.v) ile her müslümana samimiyetle öğüt vermek üzere biatleştim diye cevap verdi.
İlim adamları derler ki bu hadis, İslam’ın dörtte birini ifade eden hadislerden birisidir. Yani, İslam’ın bütün hususlarını bir arada ifade eden dört hadisten birisidir.
Nevevî der ki: Durum, dedikleri gibi değildir. Hatta İslam’ın tümü bu hadis etrafında döner dolaşır. Hadisin zahir manası, dinin hükümlerinin büyük çoğunluğunun yahut da dinin temel esasının, nasihat oluşudur. Hadisin zahiri manası üzere anlaşılması ihtimali de vardır. Çünkü ihlas gözetilerek yapılmayan her bir amelin dinle, diyanetle bir ilgisi olmaz.
(Şeyhülislam Debbağzade Mehmed Efendi, Din Dürüstlüktür, s.21)