Semâvi şeriatlerin  bildirilmesinin ve peygamberlerin gönderilmesinin gâyesi, insanoğlunun dünya ve âhiretinin mutluluğu içindir, ilim adamlarının bir çoğu bu konu ile meşgul olup ilmî inceleme ve araştırmalar yapmışlardır. Gerçekleri görebilenler hidayete ererken, bazıları da gece oduncuları gibi karanlık gecede elini rastgele çevresinde dolaştırıp her bulduğunu odun zannederler. Bu yüzden hem sapmış hem de saptırmışlardır.
Bütün dinlerin hikmeti dört ana gâyede toplanır:

  1. İman: Allâhü Teâla’nın varlığını ve birliğini bilmek, O (c.c.)’nun azâmet, kudret ve hikmetinin sonsuz olduğunu kabul etmek, kemal sıfatlarının tamamına sahip olduğuna ve noksan sıfatlardan münezzeh bulunduğuna imân etmektir.
  2. İbadet: O (c.c.)’ün azâmeti karşısında eğilmek, bitmeyen nimetlerine şükretmektir. O (c.c.)’nun emrettiği şekil ve şartlar içerisinde kulluk görevini yapmaktır.
  3. Güzel Ahlâk: Mâruf denilen güzel emirlerini yapmak ve yapılmasını emretmek, münker denilen yasaklardan sakınmak ve sakınmayı emir ve teşvik etmektir. Mü’min kişiyi yücelten, insâni süslerle donatan ve gerçek şeref şâhikalarında dalgalandıran ağırbaşlı ve sabırlı olmayı, komşuyu korumayı, emanete ve sözlerine sadık kalmayı, hakka baş eğip haksızlığa karşı direnmeyi bilmektir.
  4. Hukuk: Sosyal düzenin ve huzurun bozulmaması için saldırgan ve haksız insanları durdurmak, mazlumların hakkını almak ve öfkelerini teskin etmek için, hukûki kuralları ve cezâi müeyyideleri koymaktır. Dünya hayatından başka ebedî ve sonsuz bir hayat vardır. Orada fâni ve geçici dünya hayatında yapılan iyiliklerin mükâfatı ve kötülüklerin de cezası mutlaka verilecektir. Dünya hayatı, âhiret hayatına götüren bir köprüdür. Lakin bu köprü karanlıktır, insanoğlu bu manevi karanlığı, fıtrî bilgisiyle ve aklî melekesiyle aydınlatamaz. Bu yolu ona gösterecek ve karanlığı aydınlatacak mürşid (yol gösterici), Kur’an-ı Kerim ve sünnettir.

(Mehmet Çağlayan, Ehl-i Sünnet ve Akâidi, 26.s.)