Tenbîhü’l-Gâfilin kitabında nakledildiğine göre Hazret-i Sevban (r.a.) rivayetiyle Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurmuşlar ki: “İstikamet ediniz! Buna ancak cehd (çalışma ve çabalama) ile kadir olursunuz. Biliniz ki, amellerin hayırlısı namazdır ve abdeste ancak mümin devam eder.”
Bu hadîs-i şerifin izahında deniliyor ki: İman ve tâat üzerinde istikamet edenin sevabını saysanız elbet kadir olamazsınız; ancak cehd ile kadir olursunuz. Daima abdestli bulunmak mümin ahlâkındandır. Binaenaleyh mümine lâyık olan, bütün gündüzlerini abdestli geçirmek, geceleri de abdestli olarak uyumaktır. Mümin bunu yaptığı vakit Allâh onu sever, insanların amellerini yazmaya müvekkel melekler de sever ve Allâhü Te’âlâ’nın hıfzında olur. Bu izahın delili:
“Hazret-i Ömer Faruk (r.a.), Kâbe-i muazzama örtüsü için ashabdan birini Mısır’a göndermiş. O sahabî, Şam arazisinde, bir rahibin ibadet odasına yakın bir yere inmiş; o odada oturan ve herkesten alim olan rahibin ilminin derecesini anlamak için münazara varmış. Kapı önünde uzun müddet bekledikten sonra kapı açılarak içeriye alınmış. O rahibin ilmi hoşuna gitmiş ve kendisinden kapı önünde niçin bekletildiğini sormuş. Rahib, cevabında şunları söylemiş:
– Biz, sizi, bize yöneldiğiniz zaman görmüştük. Baktık ki, üzerinizde sultan heybeti var, sizden korktuk, sizi kapıda bıraktık. Çünkü Allâhü Te’âlâ Hazretleri, Musa Aleyhisselâm’a buyurmuşlar ki: “Bir sultandan korktuğun zaman abdest al ve ehline de abdest ile emret. Zira abdest alan kimse, korktuğu şeyden, benim hıfzımda ve emanımda olur.” Biz, bu emre uyarak hepimiz abdest aldık ve namaz kıldık da senden emin olduk; ondan sonra kapıyı açtık.”
(Ahmed Kemaleddin Üstün, Elli Dört Farz Şerhi, s.44-45)