Dedikoduyu kabûl etmek, dedikodudan daha kötüdür. Çünkü dedikodu; günâha yol göstermek, onu kabûl, yâni onu dinlemek ise, izin vermek, onu tasdîk etmektir. Bir şeye delâlet eden ile, onu kabûllenip, hükmeden bir değildir. O hâlde dedikodu yapanın azâbı, sâdece dedikodusudur. Eğer doğru ise, ayıplamasında, bir kimsenin gizli bir şeyini ortaya dökmek, hürmetini gidermek, nâmusuyla oynamak vardır. Yalan ise, Allâhü Teâlâ’ya karşı gelmek, yalan ve iftirâ söz ile şeytana uymaktır. Sana bir kimse gelip, filân kimse, senin hakkında şöyle dedi, senin için şöyle yaptı dese, bu durumda şu altı şeyi yapman senin üzerine vâcib olur:

  1. Tasdik etmemelisin, yânî söz getiren kimsenin sözlerinin doğruluğuna inanmamalısın. Çünkü nemmâm, yâni dedikodu yapanın şâhidliği, İslâm’da kabûl edilmez. Allâhü Teâlâ şöyle buyuruyor: “Ey îmân edenler, eğer size bir fâsık, bir haber getirse, onu araştırın, (doğruluğunu anlayıncaya kadar tahkîk edin). Değilse, bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da, yaptığınıza pişmân olursunuz” (Hucurat s. 6)
  2. Dedikodu yapanı men etmelisin. Çünkü dedikodu yapmak münkerdir. Kötü iştir. Münkerden nehy ise vâcibdir. Allâhü Teâlâ, “Ey Muhammed (a.s.) ümmeti! Siz beşeriyyet için meydâna çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz, iyiliği emreder, fenâlıktan alıkorsunuz ve Allâh’a îmânınızda devâm edersiniz!” (Âl-i İmran s. 110)
  3. Dedikodu edene, söz taşıyana, getirip götürene, Allâh (c.c.) için kızmalısın. Çünkü o âsîdir, günahkârdır, fâsıktır. Günahkâra buğz ise, vâcibdir.
  4. Yanında olmayan din kardeşine dedikodu yapanın sözü ile, sû-i zan etmemelisin. Çünkü müslümana sû-i zan haramdır. Haramdan sakınmak ise elbette lâzımdır.
  5. Dedikodu yapanın sözüne bakıp, tecessüs etmemeli, araştırmamalısın. Çünkü Allâhü Teâlâ tecessüsü nehy ediyor ve şöyle buyuruyor: “Ey müminler! Zannın çoğundan sakınınız. Çünkü, zan etmenin bâzısı günah olur. Birbirinizin kusurunu araştırmayın.” (Hucurât s. 12)
  6. Bu dedikoducunun yaptığını, beğenmediğin şeyi sen yapmamalısın.                         (Kenzü’l-Hafî)