Hz. Ebûbekir Es-Sıddîk (r.a.)’den rivâyetle bildirilen Hadîs-i
Şerîf’te: “Cum’a günü gusl edip, temizlenenin günâh ve
hatâları temizlenir. Cum’a namazına giderken, her bastığı,
ve kaldırdığı adımına, Allâhü Teâlâ, kabul olunmuş bir
ibâdet sevabı yazdırır. Namazı bitirince, ayrıca iki yüz senelik
ibâdet sevâbı yazdırır.” buyurdular.
Başka bir Hadîs-i Şerîf’de ise: “Gevşeklik, tembellik,
önemsememek sebebiyle (ard arda) üç Cum’a namazını
terk edenin kalbini Allâhü Teâlâ mühürler” buyurdular.
Ebû Hureyre (r.a.)’ın rivâyet ettiği bir Hadîs-i Şerîf’te
Resûlullâh (s.a.v.): “Cum’a günü gusledip, namaz için camiye
gidip, nafile namaz kılan ve imâm hutbeden ininceye
kadar sessizce oturup, sonra imâmla beraber Cum’a
namazını kılanın, bir hafta sonraki cum’aya üç gün daha
ekleyerek olan gün miktarı, işlediği günâhları mağfiret
olunur.” buyurdular.
Resûlullâh (s.a.v.) bir hutbesinde şöyle buyurmuşlardır:
“Ey insanlar! Ölmeden önce Allâh (c.c.)’a tevbe ediniz.
Meşgûl olmadan önce hayırlı ameller işlemeye hız veriniz.
Rabbiniz’le aranızdaki bağları O (c.c.)’yu çok zikretmek
sûretiyle, gizli ve aşikar sadaka vermek suretiyle güçlendiriniz.
Hem böylece mükâfat alır, övülür, rızıklandırılırsınız.
Bilesiniz ki Allâhü Teala, şu makamımda, şu ayımda,
şu yılımda kıyâmete kadar cuma namazınızı üzerinize farz
kılmıştır. Bir kimse başında zâlim olmayan bir devlet başkanı
olduğu halde cumayı kılmaya imkan bulup da inkâr
ettiğinden yahut hafife aldığından dolayı ben hayattayken
yahut ölümümden sonra terkeder kılmazsa, Allâh (c.c.)
iki yakasını biraraya getirmesin, işinde bereket vermesin.
Dikkat ediniz! Tevbe edinceye kadar böyle bir kimsenin
kıldığı namaz namaz değildir, aldığı abdest abdest değildir,
tuttuğu oruç oruç değil, verdiği zekât zekât değil,
yaptığı hacc, hacc değildir! Ona bereket de yoktur. Şâyet
tevbe ederse Allâh (c.c.) tevbelerini kabul eder” (İbn-i Mace)
(Muhammed Rebhâmî, Riyâdün Nâsihîn, s.179)