Hz. Osman (r.a.), Medîne Dönemi boyunca sürekli
Resûlullâh (s.a.v.) ile birlikte olmaya gayret gösterdi.
Ashâb’ın en zenginlerinden biri olması, onun islâm’a ve
Müslümanlara herkesten çok maddî yardımda bulunmasını
sağladı. Bilhassa kâfirler üzerine sefere çıkan orduların
techîz edilmesinde yüksek derecede cömert davrandığı
görülmektedir. Tarihçiler onun Tebük Seferi’ne çıkacak or-
dunun techîz edilmesine yaptığı katkıyı övgüyle zikretmek-
tedirler. O, bu ordunun yaklaşık üçte birini tek başına techîz
etmiştir. Asker sayısının otuz bin kişi olduğu göz önüne
alınırsa bu meblâğın büyüklüğü rahatça anlaşılır. Onun bu
davranışından çok memnun olan Resûlullâh (s.a.v.); “Ey
Allah’ım! Ben Osman’dan razıyım. Sen de razı ol.” diye-
rek duada bulunmuş ve “Bundan sonra Osman’a
işledik-leri için bir sorumluluk yoktur.” demiştir.
(İmâm-ı Suyûtî(k.s.), Târihül-Hulefâ, 169.S.)
Hz. Osman (r.a.), Veda Haccı esnasında da Resûlullâh
(s.a.v.)’in yanındaydı. Resûlullâh (s.a.v.) Müslümanları ilgi-
lendiren bir çok mes’elede Osman (r.a.)’ın yardımına mü-
racaat etmişlerdir.
Hz. Ebû Bekir (r.a.) halîfe seçilince, Osman (r.a.) ona
bey’at etti. Ebû Bekir (r.a.) halifeliği boyunca ümmetin iş-
lerini idarede onunla istişarede bulundu. Ebû Bekir (r.a.)’in
irtihâlinden önce yazdırdığı Hz. Ömer (r.a.)’in halîfe atan-
masına dâir belgeyi Osman (r.a.) kaleme almıştır. Hz. Ebû
Bekir (r.a.), Osman (r.a.)’in yazdıklarını ona tekrar okuttur-
duktan sonra mühürletmişti. Osman (r.a.), yanında Ömer
(r.a.) ve yanında Üseyd ibn Saîd el-Kurazî (r.a.) olduğu
hâlde dışarı çıkmış ve oradakilere “Bu kâğıtta adı yazılan
kimseye bey’at ediyor musunuz” diye sormuştu. Onlar da
“evet” diyerek bunu kabul etmişlerdi.
(İbn Sa’d <r.h), Tabakâtül-Kübra, 3.c, 200.s)