Cennet ve cehennemdeki azap ve nimetin hem ruh, hem de bedenle olduğu muhakkaktır. Cennetin nimetleri sonsuza dek bakidir. Cehennem azabının da sonsuza dek olduğu muhakkaktır. Allâhü Teâlâ’nın kitabında bu konu pek çok yerde açıklanmıştır: “İnanıp da iyi işler yapanlara gelince firdevs cennetleri onlara konak olmuştur. Orada sürekli kalacaklardır. Oradan hiç ayrılmak istemezler.” Başka bir Âyeti Kerime de ise: “Suçlular cehennem azabında ebedi kalacaklardır. Kendilerinden azap hiç hafifletilmeyecektir. Onlar azap içinde ümitsizdirler.”
Müminlerin cennete, kâfirlerin de cehennemde ebedi olarak kalacaklarına dair pek çok da Hadisi Şerifler vardır. “Cennetlikler cennete, cehennemlikler de cehenneme vardıkları zaman, ölüm getirilecek ve cennetle cehennem arasına konulacak, sonra kesilecektir. Sonra bir tellal:
“Ey Cennetlikler ‘artık’ ölüm yok. Ve ey cehennemlikler artık ölüm yok diye nida edecek. Böylece cennetliklerin sevinci bir kat daha artacak, cehennemliklerin üzüntüsü de bir kat daha artacaktır.“
Şunu kesinlikle belirtelim ki, Allâhü Teâlâ’nın sonsuz olan azabında sürekli olarak kalacaklar, tüm grupları ve sınıfları olmak üzere yalnızca kâfirlerdir. Kâfirlerden müşrikler, zındıklar, ehli kitaptan bütün Peygamberlerin peygamberliğine inanmayanlar, bu sınıfta mütaala edilir. Allâh (c.c.)’a, Peygambelerine, kitaplarına, ahiret gününe iman ettiği halde, günah işlemiş isyankâr kullara gelince, onların gideceği yer azapta ne kadar uzun kalırsa kalsınlar en nihayet Allâhü Teâlâ’nın mağfiretine nail olup cennete girecek ve orada ebedi olarak kalacaklardır.
Nükte-i İyilik yapmada ve iyiliği istemede öyle ol ki, başkası bir iyilik yapınca, senin yaptığını sansınlar; kötülükten kaçınmada öyle ol ki, sen kötülük yapsan, başkası yaptı sansınlar.
(Mehmed Çağlayan, Ehl-i Sünnet ve Âkâidi, s.268-269)