Haccâc’a: «— Sen Hz. Ömer’in devr-i hilâ­fetini gördüğün halde Ömer (r.a.) gibi niçin adalet etmiyorsun? O’nun adaletini görmedin mi?» dediklerinde şöyle cevap verdi:
— Etrafımdan savulun da sizi sağ bıraka­yım. Evvelâ siz zühd ü takvâda Ebû Zerr gibi olun, ben de size Hazret-i Ömer’in adl ü insafıyla muamele edeyim!
Burada bir işaret vardır ki, halkın halet-i salâh ve fesadda amellerinin durumu ne ise, idareciler de ancak ona göre olurlar.
Bu manada Peygamberimiz (s.a.v.):
«— Siz neye lâyık iseniz ona göre idare olunursunuz» diye buyurmuşlardır.
Zulmün arttığı, cevr ü cefânın çoğaldığı, idarecinin işkencesi zahir olup kuru ve yeşil ekinden, ağaçlardan meyvelerden, idaresi altın­daki memleketlerde bulunan kimselerin kazanç­larından ve san’atlarından dolayı zulmünün kö­tülüğü ve işinin fenalığı sebebiyle vergiyi nok­sansız almakta çevreden idarecilerin zamanında bütün mü’minlerin Allah’a kurumuş ağaç yaprağı gibi titreyerek niyaz edip tevbe ve is­tiğfar ile inabe etmeleri lâzımdır. Mü’minler bu­nu yapınca baştaki âdil olur ve iş de düzelir. Nebi (s.a.v.) buyurmuşdur ki:
«— Ümmetim üzerine öyle bir zaman gele­cek ki, emir sahihleri zalim, âlimleri tama’kâr, kadınları dünya zinetine düşkün olacak.» (Tezkiret’ül Evliya)