Müslümanlar cemâat ile namaz kılmayı ganîmet bilmelidir. Çünkü bunda tek başına kılmaktan kat kat çok sevâb, Allâhü Teâlâ’nın rahmeti ve rızâsı vardır. Kendisi büyük ve cemâati çok olan mescidi seçmelidir. Bununla birlikte herkesin kendi mahalle mescidinde kılması efdâldir. Cemâatinin az veya çok olmasına bakılmaz. Çünkü mahalle mescidinin, mahalleli üzerinde hakkı vardır. Başka mescidlerde cemâatin çok olması, yâhud imâmlarının daha takvâ veya ilim sahibi olması buna engel olmamalıdır. İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (r.a.) buyurdu ki, bir meşguliyet ile unutma, yanılma, uyku gibi bir sebeb ile cemâati kaçıran, evinde ailesi ile cemâat yapmalıdır. Cemâatle namaz kılmaya farz-ı kifâye ve farz-ı ayn diyenler de oldu. Hattâ cemâatle namaz kılma imkânı var iken yalnız kılanın namazı caiz olmaz da denildi. (Künye). Ahbar’da rivâyet edildi ki: “Allâhü Teâlâ bir cemâate rahmet indirdiği zaman önce imâma, sonra birinci safta imâmın arkasında durana, sonra sağındakilere, sonra solundakilere, sonra ikinci safa indirir.” Bir hadîs-i şerîfte: “İmâmın arkasında durana yüz namaz sevâbı, sağ tarafda olanlara yetmiş beş namaz sevâbı, sol tarafda olanlara elli namaz sevâbı, diğer saflarda olanlara yirmi beş namaz sevâbı yazılır” buyuruldu. Kadınlar cemâatle namaz kılmaya gitmemelidir. Kadınlar için en efdâl mescid evleridir. Yaşlı kadınlara ruhsat verilmişse de zamanımızda bütün kadınların namaza gitmelerinin mekruh olacağına fetvâ verilmiştir. Kâfî’de kadınların her ne zaman olursa olsun, mescide namaz kılmak için girmeleri mekruh olduğuna göre, va’z dinlemek için girmeleri elbette mekruh olur. (Ebûbekir b Muhammed, Şir’atü’l İslâm, s.113-115)