Küfür üç çeşittir:
1) Cehlî küfür, 2) İnâdî küfür, 3) Hükmî küfür.
Cehlî küfrün sebebi, Kur’ân âyetlerine, aklî delillere kulak vermemek, bunlara basîretle iltifat etmemek ve bunlar üzerinde düşünmemektir. O âyetler ki Allah ta’âlânm varlığına, vücûduna, birliğine ve sıfatlarına delâlet edicidirler. Avamın küfrü bu nev’î küfürdür. Cehalet yok mu işte o, kalbin âfetlerindendir.
Buradaki cehalet küfre ve ondan başkasına da şâmildir. Başkasından maksâd, kendini bilmek; fakat vâcib olan şeyi bilmemektir. Bu da âlim olan kimsede ilmin olmamasıdır. Bu cehalet iki kısımdır:
Cehl-i basît, Cehl-i mürekkeb.
Cehl-i basît: Bunun sahibi bilgisizliğini bilir ve o kimsede vakıaya mutabık olmayan bir i’tikâd yoktur. Bu nev’î cehaletle câhil olanlar hayvanlar gibidir. Kendilerinin, hayvanlardan ayırt olunduğu şeyi kaybeden bu câhil kimseler, o ni’metlerden, koyun, keçi ve şâir hayvanlardan daha aşağıda ve daha sapıktırlar. Çünkü hayvanlar, menfaatlerini görür, ona bağlanır; zararlarını da görür, ondan da sakınırlar. Hâlbuki o câhiller, böyle değildirler. Onların ekserisi, bilmediğini bilir ve çirkinliğin en çirkîni olan bu ayıptan nefislerini korumazlar; çirkînlerin en çirkînini nefislerinden uzaklaştırmazlar. Ma’rifetten ibaret olan menfaatlerini kazanmağa çalışmazlar.
Allah ta’âlâ, bu hususla ilgili A’raf s. 179. âyette: “İşte onlar, hayvanlar gibidirler, hattâ onlardan daha da sapıktırlar (aşağıdırlar.)” diye buyurmuştur.
(Hz. Muhammed Mevlânâ Ebû Saîd Hadimi (k.s.), Berîka Tercemesi 2. c., 415-416. s.)