Zahirî ve manevi ilimlerde yükselen derin bir âlim ve yüksek bir velî olan Ebû Hamza Bağdâdî (k.s.), ilim meclislerinde ve sohbetlerinde pek çok âlim ve velî yetiştirdi. Uzaktan yakından sohbetlerine ve ilim meclislerine koşan insanlar ondan çok istifade ettiler. Bağdât’ta Ressâfe isimli mescitte vaaz ve nasihât ederek insanların dünya ve ahirette saadete, kurtuluşa ermeleri için gayret etti. Bu vaaz ve nasihâtlerinden birisinde buyurdu ki: “Allâhü Te’âlâ meâlen ‘Cahillerden yüz çevir.’ (Araf s. 199) buyuruyor. Nefis, cahillerin en cahilidir. O halde ondan daha fazla yüz çevirmelidir.”
Ebu Hamza (k.s.) buyurdu ki: “Hak yolu öğrenene, o yolda gitmeyi Cenâb-ı Hâkk kolaylaştırır. Allâh (c.c.)’a giden yolun delili; haller, fiiller ve sözlerinde Resûlullâh (s.a.v.)’e tabii olmaktan başkası değildir.
Başka bir sözü : “Kime üç şey rızık olarak verilirse, o, kimse afetlerden kurtulmuştur:
- Kanaatkâr bir kalple beraber boş mide,
- Beraberinde hazır bir züht bulunan daimi fakirlik,
- Beraberinde daimi zikri bulunan kamil bir sabır.”
Denildi ki: “Ebu Hamza el-Bağdadi (k.s.) güzel konuşan bir zattı. Bir ara gaipten biri seslendi: “Ey Ebû Hamza! Bugüne kadar konuştun. Çok güzel ve tesirli konuşuyorsun. Ama bundan sonra konuşmaman daha hayırlıdır. Bakalım güzel konuşmayı başardığın gibi güzel sükûtu da başarabilecek misin?” denildi. Bu sesi işitince, birden rengi değişti. Halsiz ve bitkin olarak kürsüden yere düştü. Ondan sonra hiç konuşmadı. Allâhü Te’âlâ’ya ibâdet ve zikirle meşgul oldu. Ertesi Cuma’ya varmadan 901 (H.289) senesinde vefât etti. Sevenleri tarafından Bağdat’ta defnedildi.
(Evliyalar Ansiklopedisi, s.1182-1184)