Endülüs’te yetişen büyük botanik âlimi ve eczacıdır. Babası uzman bir veteriner olduğundan dolayı İbn-i Baytar adıyla meşhur olmuştur. Yirmi yaşlarından itibaren; Yunan, Rum ve İslâm âlemindeki beldeleri dolaştı ve çeşitli otların özellikleri hakkında bilgi ve tecrübe sahibi olan Müslüman ve Gayr-i Müslim bilginlerle görüştü. Gezip gördüğü yerlerdeki bitkileri yerlerinde inceledi. İncelediği bitkinin ayrıca yetiştiği beldeyi ve toprağı, o bitkinin büyümesinde etkisi olan diğer durumları araştırdı. İbn-i Baytar, ayrıca tarlada yetişen ve mahsullere zarar veren otları da araştıran ilk âlimdir. Bu sebeple muhtelif bitkilere ait koleksiyonlar yaptı. Günümüze kadar devam eden ve hâlâ kullanılan bitki koleksiyonları yapma fikri ona aittir. Eserlerinde bin dört yüz kadar bitkiyi tek tek incelemiştir. Bunlardan hangi ilâçlar yapılabileceğini araştırmıştır. Bu ilâçların kimyevî yapılarını ve hastalıkları önlemedeki etki derecelerini en ince teferruatına kadar anlattı. İbn-i Baytar, incelediği konuların nakillerinde çok dikkatli olup, bir ilâcı, diğer bir ilâç ile mukayesede çok gayretliydi. Yaptığı çalışmaların eczacılık ilmine çok faydalı
olduğu kabul edilmektedir. Bu alanda yazdığı eserler asırlarca müracaat kaynağı olarak kullanıldı. Çünkü onun eserleri yüksek bir ilmî değeri olduğu gibi, köklü ve detaylı bilgileri içerisinde barındırmaktaydı. İbn-i Baytâr’ın Kitâbü’l-Câmi adlı eseri, dört yüz sene Avrupa üniversitelerinde mühim kaynak olarak kullanılmıştır.
Andrea Alpago (on altıncı asır) araştırmalarında İbn-i Baytâr’ın eserlerinden faydalanmış ve aynı asırda yaşayan G. Postel de herkesin dikkatini onun eserleri üzerine
çekmiştir. İbn-i Baytâr’ın eserleri, Antoine ve Galland tarafından tercüme edildi ise de kitap olarak basılmamıştır.
( İ s l a m Tarihi Ansiklopedisi, c.6 s.22-24)