Müslüman, din kardeşlerinin dertleriyle dertlenen ve onlara elinden gelen yardımı esirgemeyen örnek insandır. Bunun bir gereği de zorda kalan Müslüman kardeşine borç vermek suretiyle el uzâtmasıdır. Borç vermenin ne kadar fazîletli bir davranış olduğunu Allah (c.c) bir âyet-i kerîmede şöyle buyurarak ifade etmiştir. “Kim Allah (namına) güzel bir borç verirse, Allah da kendisine bunun karşılığını kat kat öder, ayrıca o kişi için çok değerli bir mükâfat da vardır.” (Hadid s. 11)
Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v.) de şöyle buyurmuştur: “Sattığı zaman kolaylık gösteren, satın aldığı zaman kolaylık gösteren, borcunu verdiği zaman ve alacağını istediği zaman kolaylık gösteren bir kimseye Allah rahmet etsin!”
Bu bakımdan Hz. Peygamber (s.a.v.)’in duasını kazanmaya çalışılmalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), başka hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmaktadır:
“Müsamaha göster ki, sana da müsamaha göste- rilsin.” (Taberânî) “Eli darda olan bir borçluya mühlet veren veya alacağını onun için terkeden bir kimse ile Allâhü Te‘âlâ çok kolay bir şekilde hesap görür.” (Müslim) “Allah’ın (veya arşının) gölgesinden başka gölge olmayan bir günde Allah o kimseyi arşının gölgesinde gölgelendirir.”
Vereceğin bir kısmından vazgeçilmesini isteyen bir kimseyi affetmek gerekebilir. Zira ancak alışverişten zarar görmüş ve pişman olmuş bir kimse affedilmesini ister. Bu bakımdan bir müslüman diğer müslüman kardeşinin onun yüzünden zarara uğramasını istemez. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim alışverişinden pişman olan bir kimseyi affederse, yani pişmanlığında ona yardımcı olup istediği şekilde muamele ederse, Allâhü Te‘âlâ da kıyamet gününde onun sürçmelerini affedip kaldırır.” (Ebû Dâvud ve Hâkim, Ebû Hüreyre’den)
(İmâm Gazâli, İhyâ-u Ulumi’d-din, 2.c., 212-217.s.)