Yolcu olsun, olmasın, bir vakitte iki namazı bir arada kılmak câiz değildir. Çünkü Allâh Te‘âlâ:
“Şüphesiz ki, Namaz müslümanlar üzerine vakitlerle belli bir farz olmuştur.” (Nisâ s.103) buyurmuştur.
Bir vakitte iki namazı birleştirmek ise, vakti bozmaktır. Kazaya kalmış namazları bir vakitte kılabilir, fakat vakit gelmeden o vaktin namazını önceki vakitte kılamaz.
Bir kimse öğle namazını vaktin sonuna kadar tehir ederek öğle namazını kılar. Biraz sonra ikindi namazının vakti girer, ikindi namazınıda kılar. Fakat ikindi vakti girmeden ikindi namazını kılmak caiz değildir. Bunun gibi ikindi vaktinde öğle ile ikindiyi birlikte kılmak da caiz değildir.
İmam-ı Şafiî (r.a.)’e göre; yağmur, yolculuk, hastalık gibi özürlerle öğle ile ikindiyi bir vakitte kılmak, akşam ile yatsıyı da bir arada kılmak caizdir.
Hanefîlere göre ise yanlızca; Arafat’ta öğle ile ikindiyi öğle vaktinde, Müzdelife’de akşam ile yatsıyı yatsı vaktinde bir arada kılmak caizdir.
Bir kadın ikindi vaktinde veya yatsı vaktinde âdetinden kesilirse, yalnız o vakitleri kılar. Öğle ile akşamı kılmaz. İmam-ı Şafiî (r.a.)’e göre; öğle ile akşamı da kılar. Çünkü o’na göre; özürden kesilmede öğle ile ikindi, akşam ile yatsı bir vakit gibidir, iki vakit bir arada kılınır.
İmam-ı Âzam (r.a.)’a göre; bir namazın farz olması vaktin sonuna bağlıdır. Bir insan vaktin sonunda mükellef olursa yetiştirebilirse namazı o vakitte kılar, yetiştiremezse kazâ eder. Bir kimse vaktin sonunda namazla mükellef olmazsa, o namaz o kimseden düşer, sonra kazâ da etmez.
Sual: Bir namaz, vakti çıkmadan ne kadar önce kılınırsa, o namaz vaktinde kılınmış olur?
Cevap:Sabah namazında, güneş doğmadan önce selam vermiş olmak gerekir. Diğer vakitlerde ise, vakit çıkmadan başlangıç tekbiri alınırsa namaz yetiştirilmiş olunur.
 (İbrahim Halebi, Mülteka Tercümesi, c. 1 s. 111)