Amr ibn-i Sabit (r.a.)’in Câhiliye devrinde halk üzerinde alacağı ribâ (faiz) paraları vardı. Onları almadıkça müslüman olmak istemedi. Uhud savaşına çıkıldığı gün, gelip amcalarının oğullarını göremeyince: “Amcamın oğulları neredeler?” diye sordu. “Uhud’dadır!” dediler. “Filan kişi nerededir?” diye sordu. “Uhud’dadır!” dediler. “Filan kişi nerededir?” diye sordu. “Uhud’dadır!” dediler. Bunun üzerine, Amr b. Sabit (r.a.), hemen zırhını giyinip atına binerek onlara doğru yöneldi, gitti.

Amr (r.a.), Uhud’da, Peygamberimiz (s.a.v.)’in yanına varıp: “Yâ Resûlullâh (s.a.v.)! Önce savaşayım mı, yoksa müslüman mı olayım?” diye sordu. Peygamberimiz (s.a.v.): “Önce müslüman ol, sonra savaş!” buyurdu. Bunun üzerine, Amr (r.a.) müslüman oldu. Müslümanlar, onu Uhud’da görünce: “Sen bizden uzak dur!” dediler. Amr b. Sabit (r.a.): “Ben imân ettim, müslüman oldum!” dedi ve müslümanların yanında yaralanıncaya kadar çarpıştı. Uhud’dan, ailesinin yanına ağır yaralı olarak getirildi.

Sâ’d b. Muaz (r.a.), Amr (r.a.)’i ziyarete gelip, onun kız kardeşine: “Amr’a bir sor bakalım” dedi ve şunu sormasını istedi: “Sen kavmine olan hamiyetinden dolayı mı; yoksa Kureyş müşriklerine kızdığın için mi; ya da Allâh (c.c.) için mi kızarak onlarla çarpıştın?” Amr (r.a.): “Ben Allâh (c.c.) ve Resûlullah (s.a.v.) için kızarak onlarla çarpıştım!” dedi. Kuşluk vakti müslüman olup öğle vakti girmeden şehit olduğu için, Allâh (c.c.)’e bir vakit bile namaz kılamadan vefât etti ve Cennet’e girdi. Peygamberimiz (s.a.v.), onun hakkında: “Az amel etti, çok ecre erdi!” buyurmuştur.

Ebû Hüreyre (r.a.) de, bir gün, çevresindeki kişilere: “Allâh (c.c)’a bir vakit bile namaz kılmadan, secde etmeden Cennet’e giren adamı bana haber veriniz?” deyip herkesin sustuğunu görünce: “O, Abduleşhel oğullarının kardeşi Amr ibn-i Sabit’tir!” dedi. Allâh (c.c.) ondan razı olsun!(M. Asım Köksâl, İslâm Tarihi, c.10, s.109)

Bir Yorum Bırak