Medine şehrinde bir münafık ihtiyar vardı. Ona Rafi oğlu Ümeyye oğlu Hâtib derlerdi. Açıktan:
– Ben müslümanım! derdi. Fakat geceleri küfür ehli ile beraberdi. Bu münafığın bir oğlu vardı ki, adı Hatib oğlu Yezid’di. Bu genç sıdk ile müslüman olmuştu. Uhud gazası günü Yezid çok yaralandı. Onu aldılar, Medîne’ye getirdiler. Müslümanlardan erkek, kadın Yezid (r.a.)’i görmeye geldiler. O yiğidi ölüm halinde yatar gördüler. Müslümanlar, babası Hâtıb’a:
– Ya Hâtıb! dediler. Sana beşaret olsun ki oğlun şu saatte cennete kavuşmaktadır.
Hâtıb:
– Ha şöyle diye diye oğlumu aldattınız. Yoldan çıkardınız. İşte , bunun gibi bir belaya uğradı, dedi. O zaman müslümanlar bildiler ki Hâtıb gerçekten münafığın biri imiş. Hemen oradan ayrıldılar, gittiler…
(M.Darirî, Siyer-i Nebî, C: 2, Sh: 915)