Sünnet; tarîkat, yol ma’nâsında olup Resûlullâh (s.a.v.)’in yolu, islâm Dîni ma’nâsındadır. Uyulması gereken  Sünnet, ilk asrın şerefli  insanlarının yürekten sarıldıkları sünnettir. Bu insanlar, hayır, salah ve rüşd ile müjdelenmiş, Âlemlerin Efendisi (s.a.v.)’in ve Dört Halîfe (r.a.e.)’in arasında yaşayanlardır. Onlardan sonrası da Tabiîn (yani onları görenler) zamanıdır. Sünnete çok sıkı yapışmalıdır. Sünnet ile amel etmeli, başkalarını Sünnete çağırmalı ve Sünnet ile hükmet-melidir. Bir Hadîs-i Şerifte: “Benim Sünnetime ve sizi hidâyete sevk eden Râşid halîfelerimin Sünnetlerine yapışınız. Sünnetlere azı dişlerinizle sarılınız.” yani hepsini yapınız buyurmuşlardır. Bid’at ehlinin sözlerine kulak vermemeli, kendilerine meyi etmemeli, onlara ya-naşmamahdır. Çünkü  dînimiz  bid’at işleyenleri sevmeği, sözlerini dinlemeği yasaklamakta ve bu konuda şiddetli ceza ve azâblarla karşılaşılacağı konusunda uyarmaktadır. Dînimizde bildirilen sağlam senetli ve sahîh metinli konularda tartışmaya girilmemelidir. Zîrâ bu   konudaki münâkaşalar insanı dînden uzaklaştırır, sapıklığa yol açar. Geçmiş ümmetler uzun münâkaşa ve çok   dedikodu yap-tıkları için helak olmuşlardır. Bir Hadîs-i Şerifte Peygamberimiz (s.a.v) dedikoduyu yasaklamıştır. Peygamberimiz (sav) “Dînimizde olmayan bir şeyi çıkaran kimsenin çıkardığı şey reddedilir.” buyurmuşlardır. Bundan anlaşılıyor ki onların yollarına uymayan, dindeki her bid’at sapıklıktır. Âlimlerimiz bildiriyor ki din ilimleri ile meşgul olmak ve onları  yaymak gibi işler hasenedir,  makbuldür. Resûlullâh (s.a.v.)’in ve Ashabı (r.a.e.)’in yoluna uymayan işler bid’attir, kötüdür. Not: Akâid serîsinin bir sonraki yazısı 29 Aralık tarihindedir.
(Seyytd Altzâde, Ş/r’atû’/ İslâm, 17-18.s)