Mekke’den çıkıp Şam’a doğru yol alan Kureyş kervanına yetişmek üzere Resül-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz hazretleri, Medine’den çıkıp Uşeyte namındaki, mahalle kadar gitmişken, o kervana tesadüf etmeyip ancak, benî müdlîc taifesini taht-ı uhdesine ve emânına alarak Medine-i Münevvere’ye avdet buyurmuş idi.
Bu kervanın reisi Ebu Süfyan (r.a.) olup, Şam’dan külliyetli mal alarak geri döndü. Amr İbn-i As (r.a.) dahi beraberinde idi ve yanlarında ancak kırk kadar adam vardı. Öyle külliyetli mallar ile, Şam’dan çıktıkları haber alınması üzerine kervanın ahvalini tecessüs etmek üzere Talha bin Ubeydullah ile Said bin Zeyd (r.a.) hazretlerini Şam cihetine gönderdi.
Resül-i Ekrem (s.a.v.) efendimiz de Şam’dan avdet eden kervanı karşılamak maksadıyla Ramazan-ı Şerifin sekizinci günü Medine’den çıkıp Revha namındaki mahalle vardı. Orada ordusunu muayene buyurdu. Abdullah İbn-i Ömer (r.a.) ile diğer ufak buluğa ermeyen çocukları ve âtıl ve sakat olanları geri çevirdi. O meyânda Umeyr bin Ebi Vakkas (r.a.) da geri çevrildiğinde ağlamıştı. O meyânda Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz onu alıkoymuş, onun ağabeyi Sa’d İbn-i Ebi Vakkas (r.a.) kendi eliyle kardeşinin beline kılıncı takmıştı. Karşı çıkılacak kuvvet zayıf olduğu için fazla ihtimam edilmemişti. Ve harbe iştirak serbest bırakılmıştı. Hatta Bedir’e iştirak etmeyenlere itâb edilmemiştir.