Yağ asitleri, karbonhidratlar gibi birçok değişik besin kaynakları en ideal oran ve miktarda anne sütünün birleşiminde yer alır. Bu değişik besin kaynaklarının içerikleri de bebeklerin özgün ihtiyaçlarına uygundur. Örneğin inek sütünde bulunmayan ve insan beyninin gelişiminde önemli rolü olduğu bilinen amino asit anne sütünde mevcuttur. Mükemmel bir besin kaynağı olması dışında anne sütü bebekleri hastalıklardan koruma açısından da önemli rol oynar. Ayrıca anne sütünden geçen bağışıklık sistemine ait hücrelerde de birçok değişik mikrobik hastalığa karşı koruma görevini üstlenir. Anne sütünde bulunan ve inek sütünde bulunmayan 100 değişik madde bulunur. Bütün bu besin ve gıda özelliklerinin yanında bebekleri anne sütü ile beslemenin bebeğin psikolojik gelişimi açısından da önemli olduğunu psikologlar kabul etmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü, annelere 2 yaşına kadar emzirmeyi tavsiye etmektedir. İngiltere’de yayınlanan tıp dergisi Lancet’te 2. yaşa kadar emzirmeye devam etmenin çocukların büyüme ve gelişmesine önemli katkıda bulunduğunu oraya çıkardı. Müslümanlar tarafından 14. asır önce bilinen bu gerçek Kur’an-ı Kerim’in Bakara suresi’nin 233. âyeti kerimesinde vugulanmaktadır: “Anneler, (boşanmadan önce veya boşandıktan sonra doğan) çocuklarını tam iki yıl emzirsinler. Bu hüküm süt emzirmeyi tamamlamak isteyenler içindir….”
Bu ayette emzirmenin tam olması için 2 yaşına kadar emzirmeye devam edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Sayısız defa olduğu gibi bir kez daha bilim, Kur’an’da olduğu bilinen, fakat şu ana kadar çok bilinmeyen bir gerçeğin arkasındaki hikmetleri ortaya çıkarmıştır. Rabbimizin buyruklarını sorgulamadan uyan Müslümanlar vahyin yanılamayacağını bildikleri için daima çağlar ötesinde kalmayı başarabilmişlerdir.
(Gerçeğe Doğru 6, s.122-123)