Halkın ayıbını sorup araştırmak dil âfetlerindendir. Buna tecessüs ve müslümanların kabahat ve kusurlarını etraflıca inceleme denilir.
Ebû Davud’un Muâviye (r.a.)’den yaptığı rivayette, Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: “İnsanların kabahat ve kusurlarını inceleyecek olursan onları ifsâd eder veya fesada düşürmeye yaklaşırsın.”
Kötü kimsenin kabahati meydana çıkarılınca korkusu kalmaz ve artık açıktan açığa kötülük işlemeye başlar. Bu bakımdan onların kabahatlarını araştırmak men edilmiştir.
Ebû Davud’un Ebû Berze (r.a.)’den yaptığı rivayette, Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: “Ey diliyle müslüman olan, kalblerine îmân girmeyen güruh! Halkın gıybetini yapmayınız ve onların kusur ve kabahatlarını araştırmayınız. Zira kim müslüman kardeşinin aybını araştırırsa, Allâhü Te’âlâ da onun ayıp ve kusurlarını araştırıp (meydana çıkarır). Allâh (c.c.) kimin ayıp ve kusurlarını araştırırsa, onu evinin içinde de olsa, insanlar arasında rüsva eder.”
Yine Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her kim bir Müslüman kardeşinin ayıp ve kusurlarını, kimsenin görmediği ve görmesini istemediği şeylerini örterse, Allâh (c.c.) da kıyamet gününde onun ayıplarını örter. Her kim Müslüman kardeşinin meydana çıkmasını istemediği bir şeyini ortaya çıkarır ve dile verirse; Allâh (c.c.) da onun ayıplarını, kimsenin bilmesini istemediği hallerini meydana çıkarır. Bu suretle kendi evi içinde de olsa onu rezil eder. Müslüman kardeşinin ayıplarını örten, bir ölüyü diriltmiş gibidir.” (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58)
Yine Allâh (c.c.) bu hususta şöyle emretmiştir: “Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının. Zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin (kusurunu araştırıp) tecessüs etmeyin…” (Hucurat s.12)
(İmam-ı Birgivî, Tarikat-ı Muhammediye, s.371-372)